DOLLY |
5 Temmuz 1996’da Edinburg, Iskoçya’da Dolly adı verilen bir kuzu dünyaya geldi. Bu bir çok açıdan farklı doğumdu. Dolly’nin
teorik olarak 3 annesi vardı ve baba ortalarda görünmüyordu. |
Tabii ki bilim adamları bununla yetinmediler; klonlama işlemi
tek hücrelilerden daha gelişmiş canlılara doğru uygulama
alanları buldu. Bu noktada biraz durup klon nedir, klonlama
nasıl yapılır sorularını cevaplamaya çalışalım. Klon, genetik
olarak başka bir organizmanın aynısı olan organizma veya
hücredir. Birçok basit organizma mitoz bölünme sırasında
DNA’sını kopyalar; sonra hücre de ikiye bölünür ve yeni DNA’lar
iki yeni hücreye gönderilir. Bu hücreler birbirinin klonudur,
çünkü genetik yapı tıpatıp aynıdır. Yüksek yapılı canlılarda ise
seksuel çoğalma görülür. Babadan gelen sperm DNA’sı annenin
yumurta hücresine girerek annenin DNA’sı ile birleşir.
Böylelikle oluşan yeni birey anne ve baba ile aynı genetik
yapıyı taşımamaktadır. Klonlama terimi ise vücut hücrelerinden
birinin DNA’sını, DNA’sı boşaltılmış yumurtaya (oosit) aktarma
işlemine denir. Bu teknikle dana, kurbağa, fare ve maymun
klonlama çalışmaları yapılmıştır. Hepsinde de embriyonel yaşamın
ilk hücreleri olan blastositler kullanılıyordu. Bunlar
özelleşmemiş, çok bölünmeye programlanmış embriyo hücreleriydi.
Fakat Dolly tüm bu hayvanlardan farklıydı; çünkü temel genetik
kökeni 6 yaşındaki hamile bir koyunun meme hücresinden
geliyordu. Iskoçya’da Roslin Enstitüsü araştırmacılarından Ian
Wilmut ve arkadaşlarının bu hücre DNA’sını bir şekilde seri
bölünmeler için adeta uyandırmaları gerekiyordu. Uyarıcı faktör
olarak elektrik ve kimyasal ajanlar kullandılar. Bu DNA’yı başka
bir koyundan aldıkları, döllenmeye hazır yumurta hücresine
aktardılar. Bu entegrasyonu sağlamak için elektrik akımı
kullanıldı. DNA’nın hücreye yerleşmesi sırasında hâlâ tam
anlaşılamayan bir seri kimyasal olay meydana geldi. Normalde
yumurta hücresi diğerlerinden farklı olarak embriyonun
oluşmasını sağlayan bölünmeyi indukleyen birtakım sitoplazmik
proteinler içerir. Bunu bilen Iskoçyalı bilim adamları yumurta
hücresindeki bu özel proteinleri ayırarak memeden alınan DNA’ya
aktardılar. DNA’nın yumurtaya yerleşmesi tamamlandıktan sonra
tüp bebek tekniğinde olduğu gibi embriyo uygun ortamda bölünmeye
bırakıldı. Birkaç kez bölünmeden sonra blastosit evresinde
alınarak yeni bir koyunun rahmine yerleştirildi. Hamileliğin
sonunda doğan kuzuya Dolly ismi verildi.Yapılan testlerle
Dolly’nin DNA’sının meme hücresi alınan koyun ile aynı olduğu
görüldü. Resmî açıklama 6 ay sonra yapıldı; Dolly’nin büyümesi
ve ergenlige doğru adım atması beklendi.
Klonlanan kuzunun hikayesi böyle. Dolly dünyanın en ünlü kuzusu
olarak beraberinde birçok tartışma getirdi. Bazı araştırmacılar
teknik olarak açıklanamayan noktalar olmasına dikkat çekiyor.
Örneğin temel biyoloji bilgilerine göre özelleşmiş vücut
hücreleri yeni bir canlı meydana getirmek üzere çoğalamazlar.
Yani herhangi bir vücut hücre DNA’sı ancak kendisinin benzerini
oluşturacak şekilde ayarlanmıştır. Mesela deri hücresi seri
bölünmelerle yine deri hücresi meydana getirir. Ancak
embriyodaki ilk hücreler farklılaşma ve özelleşmeden önce
birbirinden çok ayrı faaliyet gösteren hücrelere dönüşebilirler.
Dolly bu noktada bir devrim gibi gösteriliyor, bu temel kuralı
yıktığı kabul ediliyordu. Halbuki Dolly’nin DNA’sı hamile bir
koyundan alınmıştı. Tüm hamile hayvanlarda meme dokusu normale
göre çok daha fazla gelişme ve büyümeye açık olur. Bu nedenle
bazı araştırıcılar tarafından döllenmiş yumurta hücresine çok
yakın özellikte kabul edilip Dolly’nin yeni bir konsept
getirdiğine inanılmıyor. Tüp bebek yöntemi gibi olduğu öne
sürülüyor.
Ayrıca klonlamanın ciddi sağlık problemlerini beraberinde
getirdiğini söyleyenler de mevcut. Mayıs 99’da Washington Post
gazetesinde çıkan bir yazıda klonlanan hayvanlarda plasenta,
umblikal kordon anomalileri, immunolojik yetersizliklerin
normale göre 3-4 kat fazla görüldüğü açıklandı. Yazıda
canlıların anne ve babadan meydana gelmesinin bir hikmeti
olduğu, bir ebeveyn eksikliğinin etkili olacağı belirtiliyor.
Klonlanan gelişmiş hayvanların yaklaşık yarısı çeşitli
nedenlerle kaybedilmiş. Bunlarda büyük kalp akciğer defektleri
gözlenmiş. Anomalilerin sebebi tam olarak anlaşılmasa da "imprinting’’
adı verilen bir mekanizmaya bağlanıyor. Yaklaşık 10 yıl önce
farkedilen bu mekanizmada embriyoya gelen genler anneye mi
babaya mı ait olduğuna işaretler taşır. Bu işaretler bir düğme
gibi hangi ebeveynin geninin aktif olacağına karar verir.
Klonlanan hayvanlarda bu birbirini dengede tutma fonksiyonunun
bozulduğu gözlenir. Amerika’da son klonlanan 13 danada doğum
öncesi plasentanın anormal biçimde su tuttuğu ve kalp
yetersizliği oluşturduğu gözlendi. Bu hayvanların bir kısmı anne
karnında bir kısmı da doğumdan hemen sonra kaybedildi. Yapılan
otopside metabolik bir bozukluğu düşündüren ileri karaciğer
yağlanmasını ortaya koydu. Bu yayınlardan birkaç hafta sonra
Lancet adlı dergide klonlanan bir ineğin doğumundan yedi hafta
sonra bağışıklık sistemi yetersizliğine bağlı olarak öldüğü
bildirildi.
Tüm bu anormalliklerin ve ölümlerin nedeni tam olarak
anlaşılamıyor. Araştımacılar genin yumurta hücresine
entegrasyonu sırasında kullanılan elektrik akımının ve kimyasal
maddelerin etkili olabileceğini bildiriyorlar. Bu aşamada
meydana gelen mutasyonlar ölümler ve organ anormalliklerinden
sorumlu tutuluyor. Nitekim İskoçyalı araştırmacılar 277
başarısız denemeden sonra Dolly’yi klonlamayı başardılar.
Klonlanan hayvanlarda ortaya çıkan diğer bir sorun da yaş.
Mesela Dolly’nin şu anda bulunduğu yaş mı yoksa annesinin yaşı
mı temel alınacağı bilinmiyor.
Hayvanlar üzerine klonlama çalışmaları dikkatleri üzerine bilim
kurgu hikayeleri yazılan insan kopyalama fikrine çekti.
Amerika’da insan klonlama çalışmaları yasaklandı. Clinton
tarafından etik açıdan bu konunun değerlendirilmesi için
çalışmalar başlatıldı. Şu anda İngiltere ve birçok Avrupa
ülkesinde insan klonlama yasaktır. Hayvanlardan çok farklı
sorunları doğuran insan klonlama hakkında etik tartışmalar
birçok merkezde devam ediyor. Bazı otoriteler klonlamanın tek
yumurta ikizlerinden pek farklı olmadığını savunurken bazıları
önemli sakıncalar ileri sürüyor. Klonlama ile oluşabilecek
sağlık sorunları yanında bu teknik hem alıcı hem de verici birey
üzerine şimdiden tahmin edilemeyen etkilere sahip olabilir. Bazı
merkezlerde klonlama yöntemi ile laboratuvar ortamında
transplantasyon için organ üretme; ölümcül bir hastalığa
yakalanan bir kimse için o kişinin klonlanmasıyla uygun organ ve
dokuları elde etme fikirleri tartışılmaya başlandı bile.
Genetik mühendisliğindeki gelişmeler son yıllarda gerçekten
başdöndürücü bir hıza ulaştı. İnsan fıtratındaki hırs ve zaaflar
nedeniyle bu tip çalışmaların adım adım her aşamasının takip
edilmesi ve bir takım etik değerler üzerine oturtulması gereğini
ortaya koyuyor.
BÜTÜN
AŞAMALARI İLE KOPYAMALA İŞLEMİ:
1- Koyunun meme dokusundan alınan hücre.
2- Bu hücrenin DNA sı hücre içinden çıkarılıyor.
3- Meme hücre DNA sı bu aşamada özel bir işlemden geçiriliyor
4- Meme hücre DNA sı bu aşamada özel bir işlemden geçiriliyor
5- Bu hücrenin DNA sı boşaltılıyor
6-
DNA sı boşaltılmış yumurta hücresine diğer koyunun meme
hücresinden alınan DNA elektrik akımı yardımı ile
yerleştiriliyor.
7- Yeni hücre özel ortamda bölünmeye bırakılıyor.
8-
Bölünen hücreler 16-20 hücre sayısına ulaşınca 3. bir koyunun
rahmine yerleştiriliyor.
9- Normal hamilelik sonucunda Dolly dünyaya geliyor.
*-
*
YUKARIDAKİ
YAZILAR ZAFER İLİM ARAŞTIRMA DERGİSİ'NDEN İKTİBAS EDİLMİŞDİR. **
*****
altuntopnet@gmail.com
BUCA / İZMİR