Akıllı ile istişare galibiyet, ahmakla istişare
mağlubiyettir.
Ahmağın kalbi ağzında, akıllının dili
kalbindedir. Yani ahmak sır saklayamaz, akıllı sırrı ifşa etmez.
Ahmağın üç alameti vardır: Farzlarda tembellik,
abesle iştigal ve yaratıklara eziyet etmek.
Günah işlemeye devam eden kimse unutkan olur,
ahmaklaşır, aklı da azalır.
Aklımız sınırlıdır. Aklın eremediği şeyleri
akıl ile anlamaya kalkışmak ahmaklık olur.
Ahmağa nasihat kâr
etmez. Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Akıllı, nefsine uymaz, ibâdetlerini yapar,
ahmak olan da nefsine uyar, günah işler, sonra da Allah affeder diye ümit eder.)
[Tirmizi]
(Akıllı, Allaha ve Peygamberine inanıp
ibadetini yapan kimsedir.) [İbni
Muhber]
(Günah işleyenin bir aklı gider, bir daha geri
dönmez.) [İ. Gazali]
(Ahmak, ahmaklığından fâsıkın günahından daha
büyük sıkıntıya düşer.) [Hakim]
(Ahmak olanla ilgini kes.)
[Beyheki]
(Akşam üstü
uyumak ahmaklıktır.) [İ. Maverdi]
(Sofradan düşen kırıntıyı yiyen fakirlik
görmez, çocukları da ahmak olmaz.)
[İ. Neccar]
(Mümin sert değildir. Yumuşaklığından dolayı
ahmak zannedilir.) [Deylemi]
(Ahmaklığın en kötüsü, Müslümanlığı bırakıp,
başka dine meyletmektir.) [Deylemi]
Müslümanlığı
bırakmak, yani dinsiz olmak ahmaklığın en kötüsüdür. Kim Müslümanlığı bırakırsa
mürted olur, hangi dine girerse girsin fark etmez. Bu bakımdan ateist, en ahmak
kimsedir. Bir arpa tanesini, bir karıncayı yaratmaktan aciz olanın, kâinatın
tesadüfen meydana geldiğini, bir yaratıcının bulunmadığını sanmasından daha
büyük ahmaklık olur mu? Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Kâfirlere “Müslümanların inandığı gibi siz de
inanın” denilince, “Biz o sefihler, o ahmaklar gibi iman eder miyiz hiç?”
derler; halbuki asıl ahmak kendileridir.)
[Bekara 13]
Ahmaklığın çaresi var mıdır?
Önce İslam âlimlerinin ahmaklık hakkındaki
sözlerinden bazılarını bildirelim:
İnsanların en ahmağı zekasına en çok
güvenendir. İnsanların en akıllısı da, suçu kendinde arayan ve bilmediklerini
âlimlere soran kimsedir.
Salih amel işlemeden yani cehennem tohumu ekip, cennet beklemek ahmaklıktır.
Fen bilgilerini iyi öğrenen, aklı başında bir kimse, yalnız düşünmekle, Allahın
var olduğunu anlar, bir yaratıcının varlığına inanır. Eseri görerek müessirin,
yani eseri yapanın varlığını anlamamak, ahmaklık olur.
İyiye ihanet edince, kötüye iyilik edince, akıllıyı sıkıntıya sokunca, ahmağa
acıyınca, şerlerinden sakın!
Soyu ile övünmek ve kibirlenmek, cahillik ve ahmaklıktır. Kabil, Âdem
aleyhisselamın, Kenan ise, Nuh aleyhisselamın oğlu idi, fakat kâfir idiler.
Babalarının Peygamber olması, bunları küfürden kurtarmadı. İnsanın övündüğü
soyu, bir avuç toprak oldu. Toprak ile övünmek akla uygun olur mu? Onların salih
olmaları ile övünmek yerine, onlar gibi salih olmaya, onların yolunda bulunmaya
çalışmalıdır.
Kadınların çoğu, güzellikleri ile kibirlenirler. Halbuki güzellik, insanda
kalıcı değildir, çabuk gider. İnsana mülk olmaz. Âriyet, emanet olan şeyle
kibirlenmek, ahmaklıktır.
Nefsine de ki: Ey nefsim, akıllı olduğunu iddia ediyor ve sana ahmak diyenlere
kızıyorsun. Halbuki, senden daha ahmak kim var ki, ömrünü boş şeylerle, gülüp
eğlenmekle geçiriyorsun. Senin halin, şu katile benzer ki, polislerin, kendisini
aradıklarını ve yakalayınca, cezalanacağını bildiği halde, tedbirsiz
dolaşıyorsun. Bu ahmaklık değil mi?
Üstünde akrep olan bir kimse, o akrebi üstünden atmaya, onu öldürmeye çalışmayıp
da, başkasının yüzüne konan sinekleri kovalamaya çalışması ahmaklıktır.
Bir ahmaklık hikayesi şöyledir:
Ormanda bir ayının ayağı, kütük arasına sıkışmış, kurtaramıyormuş. Birisi bunu
görüp, ayının ayağını kütüğün arasından çıkarmış. Ayı da kendisine iyilik eden
bu adama, ormandaki arıların yaptığı petekleri alıp getirmiş. Adam balı yiyince
orada uyumaya başlamış. Fakat sinekler, adamın yüzüne konarak rahatsız
ediyormuş. Ayı ise, adam rahat uyusun diye sinekleri kovuyormuş. Bakmış kovmakla
gitmiyor, sinekleri öldüreyim bari diye, kocaman bir taş alıp, adamın yüzüne
konan sineklere vurmuş. Sonucu tahmin ediyoruz. Ayı ahmak olduğu için, sinekleri
öldürmek için vurduğu taşın adama zarar vereceğini düşünememiş. Ahmak olmamak
lazım.
Kendisini ebedi tehlikeye atan akıllı olamaz, ahmaktır. Kur’an-ı kerimde,
(Düşünmüyor musunuz) ikazı çok geçer. Hadis-i şerifte, (Aklı olmayanın
dini de yoktur) buyuruldu. (Tirmizi)
Ahmaklığın tek kelime ile tarifi, akılsızlıktır. Akılsızlık ise doğuştandır.
Kaza kader konusudur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Her şey Allahın
takdiri iledir. Akıl ve ahmaklık bile.) [Buhari]
Hz. İsa, (Körleri iyileştirmek, ölüleri diriltmek zor gelmedi. Ama ahmağa,
doğru sözü anlatamadım) buyurdu. Ahmaklıkta cahillik de vardır. Cahilliğin
ilacı ise ilimdir. Ahmak, hak ile batılı ayıramaz ve daha başka zararlar yapar.
O halde hak ile batılı ayıran ve faydalı şeyleri bildiren Ehli sünnet âlimlerine
tâbi olan ahmaklığın zararından kurtulur. Ahmaklar, bir adada mahzur kalmış
insanlara benzer. Bunlar kendi imkanları ile sahile çıkamaz. Tecrübeli bir
kaptanın gemisine binerlerse sahile kavuşurlar. Binmeyen sahile çıkamaz. Onun
için âlimlere uyan kurtulur. Hadis-i şerifte de, (Âlimler rehberdir, âlimlere
uyun) buyuruldu.
Ölüme hazırlık
[Büyüklerin sözleri]
Ölmek felaket değil, öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek, tedbirini
almamak felakettir.
Dünya, zıll-i zâildir, yani yok
olan bir gölge, bir görüntüdür. Aynadaki görüntü gibi. Bu görüntü ahiretin
görüntüsüdür. Ahirette ne var, cennet, cehennem. İbadetlerimiz, iyiliklerimiz,
cennetin dünyadaki görüntüsüdür. Günahlar, kötü yerler, karanlık sıkıntılı izbe
yerler de Cehennemin görüntüsüdür. Cennetlik, Cennetlik işleri, Cehennemlik olan
da Cehenneme götürücü işler yapar. Demiri çürüten, kendi pası olduğu gibi,
insanı Cehennemlik eden de kendi günahlarıdır. Mıknatıs demiri nasıl kendine
çekiyorsa, haramlar Cehenneme, ibadetler Cennete çeker.
Kıyamette nereye gitmek
istiyorsak, ona göre hazırlık yapmalıyız. Ahirette Cennet ve Cehennemden başka
yer yoktur.
Cennete girmek için, doğru iman sahibi olmak ve dine uymak gerekir. Cehenneme
götürücü tuzaklara yakalanmamalı. Bu tuzaklar şöyle bildiriliyor: (Dünya
hayatı ancak bir laib [oyun], lehv [eğlence], ziynet [süs],
aranızda tefahür [övünme] ve mal ve evlâdı çoğaltma isteğinden
ibarettir.) [Hadid 20] Bunların bir tanesine yakalananın gönlü ölür. Çalışın
ve nefislerinizi, içinde yer alacakları ölüm ötesi için hazırlayın. Önünüzde
çözümü zorlaşan şeyleri Allah'ın ilmine havale edin. Öbür âleme geçmeden önce
bir şey hazırlayın ki, oraya vardığınızda karşınıza çıksın. Çünkü Allahü teâlâ,
buyuruyor ki:
(O gün
[kıyamette] herkes, dünyada ne hayır yapmışsa, onu karşısında hazır bulacak,
ne kötülük yapmışsa, onlarla kendi arasında uzun bir mesafe olmasını arzu
edecektir. Kullarına karşı şefkatli, esirgeyici olan Allah size kendinden
korkmanızı emreder.) [Al-i imran 30]
O halde, Allah'tan
korkun, yani Onun emir ve yasaklarına riayet edin. Sizden önce gelip geçenlerden
de ibret alın. Unutmayın ki, yarın küçük büyük bütün davranışlarınızın
karşılığını bulacaksınız.
Rızk
mukadderdir. Yani herkesin rızkı bellidir, artmaz eksilmez, rızkını almadan
dünyadan ayrılmaz. İsteyene helalden gelir, isteyene haramdan. Gelen miktar
aynıdır. Ecel mukadderdir. Yani herkesin ömrü bellidir, uzamaz kısalmaz, vakti
dolunca dünyadan ayrılır. Kaza ve kader, hayır ve şer, zaten imanın
şartlarındandır. Peki, daha ne diye isyan ediyorsun, daha ne diye
şükretmiyorsun? Rızkın belli, ömrün belli, başına gelenler Allah'tan. İster
isyan et, ister şükret. Değişen bir şey yok. İsyan edenin yeri Cehennem,
şükredeninki Cennet. Yani aynı şeyler için, ya Cennete gideceksin ya Cehenneme.
Dünya misafirhanedir. Dünyayı ele geçirmek için ahireti vermek ve insanlara
yaranmak için Allahü teâlâyı bırakmak ahmaklıktır. Göğsünü kıbleden çevirenin
namazının bozulduğu gibi, yüzünü İslamiyet'ten çevirenin hem dünyası hem ahireti
bozulur.
Laf ile Müslümanlık olmaz. Dinin emir ve yasaklarına önem vermeyenin imanı
gider. Önem vermemek, işlediği günaha üzülmemek demektir.
Dinin en büyük düşmanı cehalettir. Cahillik Cehenneme götürür.
Kıyamet derdini bilseydiniz, dünyada dert diye bir şey tanımazdınız.
Bütün geçimsizlikler, ölümü unutmaktandır.
Dini, nakli esas alan ehli sünnet âlimlerinin kitaplarından öğrenmeli, yoksa
şeytanın oyuncağı, kötü din adamlarının kuklası oluruz.
İnsanların çokluğu, istediklerini yapmaları, gafletleri, sakın seni de gaflete
düşürmesin. Sen, tek olarak ölecek, tek olarak kabre girecek, tek olarak
hesabını vereceksin. Sen unuttun ama unutulmadın.
İnsanların yaratılış gayesi
[Büyüklerin sözleri]
İnsanlar, Allahü teâlâya kulluk, ibadet etmek
için yaratılmıştır. Sonsuz saadete kavuşmak için yaratılış gayesine dikkat
etmelidir. Dünya nimetleri geçicidir. Dünya ebedi kalınacak bir yer değildir,
ahirete gitmek için bir binek gibidir. Sevinç yeri değil, ayrılık yeridir.
Akıllı olan bu fâni dünyaya düşkün olmaz, kulluk vazifesini hakkıyla yapar.
Şu üç kimsenin haline şaşılır:
1- Ölüm kendisini yakalamak üzere olduğu halde,
o dünyalık peşindedir.
2-
Gaflete dalıp, kendini unuttuğu halde, unutulmamış olup, hesaba çekilecektir.
3- Rabbinin kendinden razı olup, olmadığını bilmediği halde, rahatça güler..
Ölümden şüphen
varsa, yatıp uyuma. Uyumak zorunda kaldığın gibi, ölüme de mahkumsun.
Dirilmekten de şüphen varsa, uyanma hiç. Uykudan uyandığın gibi öldükten sonra
da dirileceksin.
Dünya
deniz gibidir. Çok kimse boğulmuştur. Gemin takva, yükün iman, hâlin tevekkül
olursa kurtulursun.
Nasihat ederken kendini unutma! Muma benzeme. Mum aydınlatırken kendini yakıp
eritir.
Horoz senden daha akıllı olmasın! O, her sabah zikrederken, sen uykuda olma.
Allahü teâlânın bir kulunu sevmediğinin alameti de onun malayani ile (ne dinine
ne de dünyasına faydalı olmayan işlerle) vakit geçirmesidir. Allahü teâlânın bir
kulunu sevdiğinin alameti ise, onun fıkıh ilmi ile meşgul olmasıdır.
İlim çoktur fakat ömür kısadır. O halde önce
dinde zaruri lazım olan ilimleri öğren!
Allahü teâlâ iyilik murat ettiği kullarını iyilikte, felaket murat ettiği
kullarını felakette kullanır. Müslüman için en büyük felaket, ehl-i sünnet
itikadına sahip olmamak, olunca da bu nimetin kıymetini bilmemek olur.
Hep üzüntülü olma, kalbini dertli kılma. İnsanların elinde olana tamah
etmekten sakın. Kazaya razı ol ve Allahü teâlânın sana verdiği rızka kanaat et.
Dünya hiçtir, hiç ile uğraşan da hiçtir.
Tövbeyi yarına bırakma, ölüm ansızın gelip yakalar.
Allah bir kuluna iman vermiş ise, ne vermedi. İman vermedi ise, ne verdi?
Her namazı “bu son namazım” diye kıl.
Şu üç şeye sarıl, bunlara mani olan her şeyi terk et. 1- Namazları vaktinde kıl,
2- Haramlardan sakın 3- Helal kazanç.
Allahü teâlânın
yasak ettiği şeylerde zerre kadar iyilik yoktur.
Dünya hayatı
hayâldir. İnsanların çoğu hayâl peşinde koşuyor. Ne ahmaklıktır hayâl peşinde
koşmak... Dünya geçici ve kısadır. Dünya hayatı ise azın azıdır. Bunun da çoğu
gitti, azı kaldı.
Allahü teâlâdan
ümit kesmek küfürdür. Onun için Rabbimizin mağfiretinden daima ümitli olacağız.
Hepimizin günahı çok, tövbemiz bozuk, tövbenin şartlarına uygun olması lazım.
Tövbemizi unutuyoruz. Yüz kere tövbeni bozsan ümidini kesme buyuruluyor. İşte bu
bizim için büyük müjdedir.
Hastalıklar,
müminlere, imanı olanlara Allahü teâlânın bir ihsânıdır. Cenâb-ı Haktan gelen
her şey hayırlıdır. Her ne gelirse yahşidir (güzeldir).
Allahü teâlâ
kullarına kötülük yapmaz, zulmetmez. İnsanlar kendi kendilerine kazdığı kuyuya
düşüyor. Allahü teâlâ rahimdir, ama aynı zamanda azabı da çok şiddetlidir.
Rahmet, karşılıksızdır, azap ise isyanın karşılığıdır, cezasıdır. Azaba maruz
kalmamak için itaat şart. İtaat ettin mi korkma. Sevgi ise itaat demektir.
Sevginin derecesi de itaatteki sürat ile ölçülür.
Sen unuttun ama unutulmadın
[Büyüklerin sözleri *
Hepimiz ahiret yolcusuyuz, inkârı mümkün değil. Herkes bir
sefere giderken yolda ve gittiği yerde kendine lazım olanları alır, diğerlerini
almaz. İhtiyaç olmayanı almak ahmaklık olur. Dünyadan da, ahirete lazım olanlar
tedarik edilir. En akıllı insan, ölüme hazırlanandır. En ahmak, dünyaya
tapandır. Ahmaklar olmasaydı, dünya harap olurdu.
İnsan bir yere gitmek için, bir
yerde vasıtaya biner, başka yerde iner, dünya buna benzer. Yalnız, vasıtayı iyi
seç. Son durakta ya cennet ya cehennem vardır.
Şeytan; uzaklaştırıcı demektir. Allahü teâlanın sevgisinden, merhametinden
uzaklaştıran şeydir. Üç türlü şeytan vardır. Birinci şeytan bilinen İblis ve
torunlarıdır. İblis; Allah rahimdir affeder diye, günahları vesvese verir, insan
bunu dinlemezse çeker gider, bu şeytanın hileleri zayıftır. İkinci şeytan
nefistir; bu daha kuvvetlidir. Şeytan gibi çekip gitmez. Çok inatçıdır, tekrar
tekrar aldatıncaya kadar uğraşır. Üçüncüsü daha da kuvvetlidir. Bu kötü
arkadaştır. Dünyada rezil eder, âhirette cehenneme götürür. İnsanın imanını öyle
çalar ki, o şahsın ruhu bile duymaz. Her türlü bozuk yayınlar da kötü
arkadaştır. (Kitap, gazete, dergi, tv, v.b.)
İnsanı çevreleyip imanına musallat olan dört düşman vardır; Sağında şeytan,
solunda nefs, arkasında kötü arkadaş, önde ise dünyadır. Dünya bu zararda rehber
olmuştur.
İnsanlar düşmanı dışarıda arıyorlar, halbuki düşman kendi içimizdedir. Bu düşman
da nefstir.
Kim kime, neye güvenirse, yardımı ondan beklesin.
Kim neye benim demişse o şey ona düşman olmuştur.
Dünyanın en cahil, en ahmak mahluku, insanların nefsidir. Her isteği kendi
aleyhinedir. Gıdası haramlardır. Nefs, daima zararlı şey ister. Allahü teâlâ
buyuruyor ki;
Ey
insanlar nefsinize düşman olun. Çünkü nefsiniz, benim düşmanımdır.
Emrime
uyan cennete, uymayan ise cehenneme gidecektir.
İbadetlerin faydası Allahü teâlâya değil,
herkesin kendinedir. Maaşla çalışan bir doktor, bir hastaya ilaç verse, ilacın
doktora faydası yok diye o ilacı kullanmamak akla uygun değildir. Zehir içsem
doktora ne zararı olur diyerek zehir içmesi de ahmaklıktır. İşte, günahlarımın
Allaha bir zararı yok diyerek, her çeşit günahı işlemek akıl işi değildir.
Öldükten sonra başına gelecekleri düşünmeyen kimse akıllı olabilir mi? Kur’an-ı
kerimde sık sık, (Hiç mi düşünmüyorsunuz?) diye ikaz edilmektedir.
Yanlış vasıtaya binen,
istediği yere değil, vasıtanın gittiği yere gider. Mesela Paris’e giden uçağa
binen Kâbe’ye varamaz.
İnsanların çokluğu, dilediklerini yapmaları, gaflet içinde yaşamaları sakın
seni de gaflete düşürmesin. Sen tek olarak öleceksin, tek olarak kabre
gireceksin, tek olarak hesabını vereceksin. Sen dini, imanı, Allahın emir ve
yasaklarını unuttun. Sen unuttun ama unutulmadın.
Sırat
köprüsünde herkese 7 şeyden sual sorulacaktır, cevap veremeyen düşecektir.
Bunlar; iman, namaz, oruç, zekat, hac, gusül ve kul hakkındandır. Yedinci soruya
kadar gelebilmek çok zordur. Yedinci soru da çok zordur. Peygamberler masum
oldukları halde, günahsız oldukları halde burada korkarlar.
*
*
MEHAZ:
YUKARIDAKİ YAZILAR www.dinimizislam.com
WEB ADRESİNDEN ALINMIŞDIR.
*
*****
altuntopnet@gmail.com
BUCA / İZMİR