** Varlıklar ve olaylar arasındaki sebep ilişkilerine ve sonuçlara ait bilgilerden;
gözlem, deney ve diğer delillerle doğrulukları ilgili oldukları alanlarda ispat edilenlerin bütününe «BİLİM» denir.
Bilimler gözlem, deney ve determinizm (sebeplilik) temellerine dayanır. Bilimlerde, bilim kanunları ve teoriler bulunur.
Bilim kanunları, gözlem ve deneyle ispat edildiklerinden bunların tartışması yapılmaz. Teoriler ise doğru veya yanlış olabilir.
Doğruluğu ispat edilen teoriler, teori olmaktan çıkarak kanun halinde bilimin malı olurlar. Hiç bir ilim diğerlerini inkâr etmez.
Çünkü ilmin gayesi hakikate götürmektir. Bir görüş doğru ise, bilimler onu doğrulamak, eğer yanlış ise, yalanlamak zorundadır.
** Bilim adamları bilimi icat etmez, keşfeder. Yani, var olanı bulur. Bilim kanunları, bulunan gerçekleri ifade ederler.
Bu ifadelerde, bilim adamının şahsi görüşü veya inancı sübjektif olarak karışmamıştır. Teorilerde ise durum değişiktir.
Teoriyi ortaya atan bilim adamı, kendi görüşünü ifade etmektedir. Böyle tahmin etmektedir. Bu şekilde bir gerçeği bulmak istemektedir.
Ancak, bulunan bir şey yoktur. Bulunması arzu edilen vardır. Bu nedenle teoriler sübjektiftir. Bilim ise objektiftir.
Teorilerin birçoğunun bilimden uzak olmasının en büyük nedeni budur. Geçersiz iği ispat edilen teori terkedilir.
Böyle bir teori bilim dünyasında yaşayamaz. Ancak bir dünya görüşü niteliğini taşıyanlar, bunlara inananların zihninde yaşayabilir.
Bunlar tamamen sübjektif olduğundan hiçbir ilmi değeri yoktur. Çünkü, eleştiriye dayanamazlar. Felsefeler ve ideolojiler böyledir.
Bunları ortaya atanların bilimle bir alâkası yoktur. Esasen bu tip insanların filozof veya ideolog oldukları görülmektedir.
** Gerçek bilim adamı, kendi görüşü ile bilimin çatışmasında, hatayı kendisinde arayan 'kimsedir.
Bilimlere rağmen kendi hatalı görüşünde israr edenler, bilimsel bir ünvan taşısalar bile, gerçek bilim adamı olamazlar.
** Yeryüzünde binlerce araştırıma merkezlerinde ve üniversitelerde bilim edinen insanoğlu bilimin sonsuzluğuna bizzat şahit olmaktadır.
Tabiatta şahidi olduğumuz bu sonsuz ilmi, kim ortaya koymuştur? Çünkü, ilim, ispatlanan bir realitedir ve insanoğlu varolduğu günden beri bunu az veya çok öğrenegelmiştir.
Cansız ve şuursuz madde ve şuursuz tabiat, ilmin yaratıcısı olamaz, günkü ilim, şuurun eseridir.
O halde bu ilmi yaratan bir varlığın mevcudiyeti şarttır. Bu gerçeği, hiç kimse inkâr edemez.
** ** ** **
** * YUKARIDAKİ BİLGİLER BEREKÂT YAYINEVİ'NİN "MARKSİZM YARGILANIYOR" İSİMLİ KİTABINDAN ALINMIŞDIR.
****