Prof. Dr. İSMET MİROĞLU’NUN
TÜRK MİLLETİNE HİTABESİ
**
Ey Türk milleti!
Bugün aziz vatanımız, dış düşmanlarımız ve onların içerideki
işbirlikçilerinin sistemli ve devamlı faaliyetleri neticesinde
manevî buhranlar, siyasî sarsıntılar, ahlakî ve iktisadî
sıkıntılarla karşı karşıya bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin
çöküntü devrinde bile Türk cemiyeti millî birlik şuuruna, sosyal
denge ve ahlakî yüksekliğe sahipti.
Türk milleti bugün
bozguncu yabancı tesirler ve bu tesirler ile kökünden kopmuş
aydınlar yüzünden bunalımlara ve
ızdıraplara düşürülmüştür. Tıpkı geçmişte olduğu gibi..
Ey Türk milleti! Sen
tarihin boyunca, sarsılmaz bir imanla, tek bir Allah’a inandın.
Hak, adalet ve insanlık idealleri uğruna oluk
oluk kan akıttın. Böylece üç kıtayı
ve özellikle Anadolu’yu ecdad
şehitleri ziyaretgâhları ile doldurdun. Büyük ve cihangir
hakanlarına, yüksek devlet, ilim ve fikir adamlarına inanarak
haşmetli bir tarih yaptın. O devirlerde bu rehberlerin ile
senin aranda tam bir iman ve fikirliği vardı. Bu şuur ve
inançla Doğu’dan Batı’ya, Güney’den Kuzey’e pek çok diyarlara ve
çeşitli milletlere adalet, din, hürriyet, medeniyet ve insanlık
götürdün. İnsan idealleri ve manevî temeller üzerine kurulu
dünya çapında bir devlet kurdun. Böylece maddî ve manevî bütün
kuvvetlerini birleştirerek milletlerin kalbini fethettin.
Ey Türk milleti!
Nihayet
asırlar geçti, devirler değişti; sen medeniyet ve teknik
üstünlüğünü kaybettin. Her kemalin bir zevali vardır. Yüzyıllar
boyunca Haçlı saldırılarına uğradın; onları İznik, Eskişehir,
Konya ve Mukaddes topraklarda karşıladın. Rumeli’ne ayak
bastığın günden beri devamlı Haçlı istilâlarına uğradın.
Vatanını korumak ve tehlikeyi uzaklaştırmak gayesiyle onları
Edirne, Kosova, Niğbolu, Varna ve
Belgrad’da mağlup ettin. Viyana
kapılarına kadar dayandın. Sonunda sen takibe uğrayan Sakarya’ya
kadar geriledin. Birçok mağlubiyetlere uğradın, bir çok ülkeler
kaybettin; sel gibi kanını akıttın. Üç kıta üzerinde fetihlerde
bulunurken şefkat, merhamet ve adaletin ile düşmanlarını dahi
hayran bıraktın. Fakat geri çekilirken benzeri görülmemiş zulüm
ve vahşetlerle doğrandın. Bu yenilgilere rağmen sen asli
cevherini, ahlakî ve manevî değerlerini koruduğun için savaş
meydanlarında kahramanlık destanları yazıyordu. Böylece manevî
gücüne inanarak niha'i mağlubiyeti
asla kabul etmedin.
Ey Türk milleti!
İşte
seni savaş meydanlarında yıkamayanlar seni sen yapan değerlerini
hedef aldılar. Sinsi ve şeytanî metodlarla
milli şuurunu bizzat kendi evlatlarının eliyle tahrip yoluna
girdiler. Gafil, cahil ve şöhret düşkünü bir aydın zümresini
kendilerine müttefik, ilericilik – gericilik safsatalarını da
sahte bir ideal yaparak yeni nesli birbirine düşürdüler; halk
ile aydınlar arasında uçurumlar meydana getirdiler. Bu gaflet
ve alet zümresiyle senin dinini, mukaddesatını, tarihini,
edebiyatını, dilini, ahlâk ve ananelerini yıktılar. Dahası bu
tahribatı ilericilik, medenilik ve çağdaşlık olarak gösterdiler.
Böylece seni şaşkınlığa uğrattılar. Bugün karşılaştığı fikri
ve ahlaki çöküşün, siyasi ve ekonomik sarsıntıların sebebi
budur. Yapılan manevi tahribat o kadar derindi ki, artık
bilim bile senin meselelerinde hakemlik yapamaz hale gelmiş,
bilim ve sağduyu yerine taassup ve safsata hakim olmuştur.
Böylece manevi
gücün, milli şuur ve birliğin, ilericilik
safsatalarıyle sarsılınca içeride kuvvetin, dışarıda da
itibarın zedelenmiştir. Batılaşacağım diye kendi değerlerine
sırt çevirdin. Aşağılık duygusuna kapıldın. İlmin, fennin,
yüksek teknolojinin değil Avrupa’da, Çin’de bile olsa alınması
gerektiği emrini unuttun. Körü körüne bir Avrupa taklitçiliğine
yöneldin. Taklitçiliği bile beceremedin. Halbuki sana Avrupa’nın
sadece ilim, fen ve yüksek teknolojisi lâzımdı. Bu konuda da
aldatıldın ve uyutuldun. Daha da acısı kendini şarktan ve İslâm
dünyasından ayırdın. Böylece
yüzyılların birikimi olan tarihî mimarisi ve liderlik mevkiini
ısrarla inatla kendi eliyle zayi ettin. Bunun sonucunda Şarkın
efendiliğinde Garbın yamaklığına düştün.
Ey Türk milleti!
Kültür
tahribatı ile seni Avrupalılaştırma cazibesine kaptıran
Avrupa’yı ruhsuz bir ceset halinde teslim etmek gafletini
gösterenlere dikkat et! Aziz vatanımızı ve milletimizi bölmek
için kol gezen ajanların, provokatörlerin, tahrikçilerin ve
bozguncuların haberlerine, yorumlarına telkinleri aldanma! Sen
bu aldanmışlık yüzünden koskoca bir devletin kaybettin. Çok ağır
zulüm ve işkencelere maruz kaldın. Kendi öz vatanında esir
muamelesi gördün. Saf e temiz bir millet olduğun için
aldatılmaya müsaitsin. Bu senin zaafındır. Sen ne çektinse sende
senden olmayıp, sendenmiş gibi görünenlerin yüzünden çektin ve
çekeceksin. Sendenmiş gibi görünenlerin seninle olan
benzerlikleri sadece isim benzerliğidir.
Prof. Dr. İsmet MİROĞLU
*
MEHAZ : 04.05.1996 TARİHLİ TÜRKİYE GAZETESİ
****
****