OKUMAK, DÜŞÜNMEK ve YAZMAK

OKUMAK, DÜŞÜNMEK ve YAZMAK

   ** OKUMAK, DÜŞÜNMEK ve YAZMAK
  
   ** Bu üç safhayı (Okumak, düşünmek ve yazmak) iyi düşünmek lâzımdır. Çok insanlar yazmayı denemek ister. Fakat isabetli bir yol takip etmediği için de başarılı olamaz. Yazdığı yazılar, bir okul ödevi muhtevasından ileri gitmez, Tabi, yazılarını çıkarmayan gazetelere de küser. Bu tiplere «Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış» deyimini hatırlatmak İsterim. Yazmak isteyenler, okumak, düşünmek ve yazmak kaidesini tatbik etmelidirler. Bu üç merdivenden yavaş yavaş, emin adımlarla çıkmalıdırlar.
   Evet, önce okumak, beyin dağarcığında oluşan, soru işaretlerine cevap aramak için düşünmek, çözüme ulaşmak... Eğer bu cevher varsa, meselelere çözüm getirecek kabiliyet varsa, İlim, fikir ve kültürden birikim meydana gelmişse eline kalemi almalıdır.
   Okumayan İnsan boş, düşünmeyen insan kof ve yakmayan insansa kısırdır. Okuyarak, İlim, sanat ve kültürümüzü artırmak, yeni şeyler öğrenmek ve hak ile batılı ayırmak mecburiyetindeyiz. Bir bebekten, önce yürümesini İsteyebilir miyiz? Hayır, beklemek bile abes olur değil mi? Bebek önce oturur, emekler ve yürür. Tabii olan da budur. Bir insandan da önce yazmasını bekleyemeyiz. Evvela okumalı, okuduğunu hazmetmeli, tahlilini yapmalı, düşünmeli ve belirli bir kültür seviyesine geldikten sonra san'ata kabiliyeti varsa, yazmalıdır.
   Suyla, dolup, taşan bir barajdan kanallar açılır. Bular dalgalanır, kıyıya vurur. Açılan kanallarla, kurumuş yerler sulanır. Eğer elektrik üretecek kapasitede elektrik üretilir, insan da buna benzer. İnsan önce fikirle dolup taşmalı, İlmi dalgalanmalı, kıyıya vurmalı. Yazı yatabilecek seviyeye gelmeli, insanlık istifade etsin diye yazmaya başlar. Ancak bu yazılar, sanat kanalından geçmişse, edebiyat değeri taşır. Aksi takdirde mektep ödevinden farksızdır. Her yazı yazan, yazar olamaz. Bir mektup yazan talebe de yazı yazar, bir «şairler sultanı» Necip Fazıl da yazı yazar. Necip Fazıl'la, talebeyi ayıran ve onu Ustad yapan husus; Hizmet aşkının yanı sıra okuması, düşünmesi ve milletin hasret kaldığı İstekleri yazmasıdır.
   Yazar, deyince daima yazı yazan bir İnsan mı anlarız? Bize başka bir şeyler hatırlatmaz mı? Yazar, deyince daima okuyan, okudukça beyninde düşünce şimşekleri çakan, meselelere çözüm arayan ve bulduğu kurtuluş yollarını yazan, bize çözümü gösteren akla gelmelidir. Yazar, okumadığı, düşünmediği zaman, yazarlığa elveda ediyor, demektir.
   Okurken de belirli bir ölçü takip etmek gerekir, ilmi, sanatı, siyaseti, hadiseleri ve her türlü kültürü ehil sünnet gözlüğü İle tahlil etmek, bir Müslüman için en sahih ve itimat edilir yoldur.
   İlmi bir altına benzetirsek, önce hazîneden altını almak, Ne yapmamız gerektiğini düşünerek, altını sarrafa takdim etmek gerekir, öyle olunca, önce bilgiyi, kitaplardan, gazetelerden alıp, İlmi kendimizde toplamak düşünerek yorum yapmak ve daha sonra da Sarraf kıymetinde olan okuyucuya sunmak üzere, kâğıda dökmeliyiz.
   Kendimizi okumaya adamalıyız önce. Hamlık devresinden, tekâmül ederek, olgunlaşma Seviyesine hızla tırmanmalıyız. Bu tekâmül ve hedefe tırmanmış, içimizdeki ilhâmı uyandırmalı, düşünen insan yapmalıdır. Birikim olan İnsanın eli, zaten kaleme gidecek ve yazmaya başlayacaktır. Bindiğimiz tren, okuma ve düşünme istasyonlarına uğradıktan sonra, bizi yazar ve şairlerin ülkesine götürecektir. Biz yeter ki okuyalım, düşünelim ve yazmak isteyelim.
  
                                                            * Makale Yazarı : Ali GÜNDÜZ - Gazeteci ve Yazar
   ** BU MAKALE "DÜNYA'DA VE TÜRKİYE'DE SABAH" İSİMLİ GAZETE'DEN İKTİBAS EDİLMİŞDİR.
   **

*** *** ***

**

TelePhone & WhatsApp :

*****

E-Mail :

altuntopnet@gmail.com

Adress :

BUCA / İZMİR