* RUYET-İ HİLAL NEDİR?
* Hilal'in görülmesi. Hilal; Gökteki Ay'ın batı tarafında göründüğü sıradaki halidir. İkinci ve üçüncü günü
Ay'a da aynı isim verilir. "Rü'yet" görme anlamındadır. Rü'yet-i hilâl de bu hilallerin izlenerek çıplak gözle görülmesi anlamında bir İslâm fıkıh terimidir.
Güneş ve Ay'ın hareketleri bütün toplumlarda ay ve yıl hesapları için bir ölçüt olarak kabul edilmiştir. Kamerî takvim, ay ve yıl hesaplarında Ay'ın hareketlerini esas alan takvimdir. İslâm dininin temel ibadetlerinden olan oruç ve hac ibadetlerinin vakitleri, Ay'ın dünya etrafındaki dönüşlerine göre belirlenmiştir. Kur'ân'da şöyle buyurulmaktadır:
"Sana hilalleri soruyorlar. De ki: Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir" (el-Bakara, 2/ 189).
Kameri aylar, hilalin batıda görülmesiyle başlar. Hilalin tekrar batıda görünmesi bazen yirmi dokuz bazen de otuz gün sürdüğünden, kameri ayın başlangıcını tesbit etmek ancak onu sürekli izlemekle mümkündür.
Ramazan orucuna başlamak ve orucu bitirmek Ramazan ve Şevvâl hilallerinin görülmesiyle olur. Şaban ayının yirmi dokuzuncu günü hilal gözetlenir; şayet hava bulutlu ise veya hilal gözetlendiği halde görülmezse, Şaban ay'ı otuz güne tamamlanır ve Ramazana böyle başlanır. Kamerî aylardan genellikle yedisi yirmi dokuz, beşi otuz gündür. Hangi ayın yirmidokuz, hangisinin otuz gün olacağı astronomi bilginlerince dahi daha önceden tespit edilemediğinden, İslâm'ın bu iki temel ibadeti olan oruç ve Hacc'ın tam zamanında yapılabilmesi için hilalin her ay veya en azından Recep, Şaban, Ramazan, Şevval ve Zilhicce aylarında izlenmesi gerekmektedir. Hilali izleme, ibadete bir zemin hazırladığı için aynı zamanda bir ibadettir. Cenab-ı Allah'ın "(O sayılı günler) Ramazan ay'ıdır. İnsanlar için bir (rehber ve) hidayet kaynağı olan Kur'an bu ayda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya erişirse (bu ayın hilalini görürse) oruç tutsun" (el-Bakara, 2/185) buyurması bu ibadetin başlangıcını belirlemiştir. Dolayısıyla hilalin rü'yeti ile yani görülmesiyle oruç ibadetine başlanır.
Hadis-i şerifte, (Hilali görünce oruç tutun, tekrar görünce orucu bırakın) buyuruldu. Hilal, ya hesapla bulunan günde veya bir gün sonra görülür. Hesapla bildirilen günden önce asla doğmaz, doğmadığı için de görülemez, çünkü Allahü teâlânın koyduğu nizamda eksiklik, yanlışlık yoktur. Güneşin ve ayın hangi saatte doğup batacaklarını, çok önceden hesapla bilmek mümkündür. Yeni ayın hilali hesapla bulunan zamanda doğar, fakat havanın bulutlu olması gibi sebeplerle bazen doğduğu gün görülmeyebilir. Ramazan ayını tespit için, hilali aramak ve görmek gerekir. Hicri kameri ay 29 gün de çekebileceği için, hilal görülünce Şaban ayının 29’u da olabilir. Eğer görülemezse, Şaban ayını 30’a tamamlamak gerekir. Hilali görmekle ramazanın başlaması, hesapla bulunandan bir gün sonra olabilir, fakat bir gün önce olamaz, çünkü hilalin, hesapla bulunan günden önce doğması ve görülmesi mümkün değildir.
* Oruca başlamak için hilalin görülmesi şart mıdır?
Kamerî aylar, adından anlaşıldığı gibi başlangıcı ve bitişi ayın hareketlerine göre belirlenen aylardır. Ramazan orucu, Ramazan ayında tutulduğundan ve Ramazan ayı da ay takvimine göre her sene değiştiğinden, oruca başlayabilmek için öncelikle, Ramazan ayının başladığını tespit etmek gerekmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Hilali (Ramazan hilalini) görünce oruca başlayınız ve hilali (Şevval hilalini) görünce bayram ediniz. Hava bulutlu olursa içinde bulunduğunuz ayı otuza tamamlayınız.” (Buhârî, Savm, 5, 11; Müslim, Sıyâm, 3-4, 7-9) buyurmuştur.
* Hilali gözetlemek için nasıl bir yol takip etmelidir?
Teleskop ve dürbün hilalin çıplak gözle görmesini kolaylaştırır. Önce rahat görebilmek için bu aletlerle hilal aranır, bulunursa çıplak gözle de bakılır. Görülürse ertesi günün, ayın ilki olduğu anlaşılır. Hesap işi de böyle faydalıdır. Hilalin semada ne kadar kalacağı, hangi dakikalarda, dünyanın nerelerinden görüleceğini gösterir. Hesabın, teleskobun faydası inkâr edilemez. Yoksa hesaba göre bayram ilan edilmez.
Oruç ibadetinin yapılış keyfiyetini sınırlandıran ve beyan eden Allah Subhanehû ve Teâlâ, hilâlin görülmesini Ramazan orucunun başlangıcı ve bayram gününün ilanı için şer’î sebep olarak vaz etmiştir/belirlemiştir.
“Ramazan orucuna başlayabilmenin ve bayram gününü belirleyebilmenin yolu/keyfiyeti hilâlin görülmesidir.” Bunun delili konuyla alâkalı olarak Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’den rivayet olunun hadislerin varlığıdır. Birden fazla varyantla gelen hadislerden bir tanesinde Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmaktadırlar:
“(Ramazan) hilâlini gördüğünüzde orucu tutun ve (Şevval) hilâlini gördüğünüzde de iftar (bayram) edin! Eğer (hava) size kapalı (bulutlu) olursa, Şaban’ın sayısını otuza tamamlayın.” Bir başka rivayette ise şöyle buyrulur:
“Hilâli görmedikçe orucu tutmayın. Hilâli görmedikçe orucu bozmayın. Hilâli gördüğünüzde orucu açın. Şayet hava kapalı olursa otuz gün sayın.”
İşte bu ve benzer birçok hadis-i şerifler delil getirilerek, Ramazan ayının başlangıcı ve bayramların ilan edilmesinde -mezhepler arasında kayda değer ihtilaf olmaksızın- doğrudan hilâlin gözetlenmesinin esas alınması ve görüldüğünde Ramazan ve bayramların ilan edilmesi, görülmemesi hâlinde de ayın otuza tamamlanması esas alınmıştır.
* Astronomi alimlerinin; Ay'ın hareketlerini esas alarak yaptıkları hesaplara itibar edilerek, Ramazan ayına başlanılmaz. İbn-i Abidin: "Muvakkitlerin (Hesap uzmanlarının) sözüne itibar yoktur. Yani halka oruç farz olmak için, onların sözü delil olmaz. Hatta Mirac adlı kitabta; "Müneccimin (İlm-i Nücûm'da (Astronomi'de) ihtisas sahibi kimsenin) kendi hesabı ile amel etmesi caiz değildir" denilmiştir.
Nehir'de de şu ibare vardır: Muvakkitlerin filan gecede hilâl gökyüzünde şöyle görülecektir demeleri ile oruç tutmak lâzım gelmez. Sahih kavle göre, velev ki adalet sahibi olsunlar" hükmünü beyan etmektedir. Feteva-ı Hindiyye'de: "Hilâl meselesinde, müneccimlerin haberlerine müracaat edilemeyeceği gibi, sahih olan kavle göre onların sözleri de kabul edilemez. Siracül vehhac'ta da böyledir. Hatta bir müneccimin; bu hususta yaptığı hesapla, kendisinin amel etmesi de caiz değildir. Miracud'diraye'de de böyle zikredilmiştir" hükmü kayıtlıdır. Meselenin özü şudur. İslâm ûleması, astronomi ilminin sonuçlarını inkâr noktasında değildir. Ancak hîlâl'in gözlenmesi nass'la sabit olan bir ameldir. Nitekim Hanefi Fûkahası, bunun "Vacib" olduğuna kaildir. İlmin ilerlemiş olması, herhangi bir "Vacib"i ortadan kaldırmaz. Kaldı ki; gözle görmenin kalbe vereceği kat'i azimle, "Takvim yaprağına" bakmak arasında korkunç bir fark mevcuddur.
* İnsanların Ramazan hilâlini görmeleri gerekir mi?
Bir grup âlim, Ramazan hilâlini ilk gece görmeye çalışmanın farzı kifâye olduğu, eğer bütün insanlar bunu terkederler
ise, hepsinin günahkâr olacağı görüşüne varmışlardır ki bu, Hanefî mezhebinin görüşüdür.
Bazı âlimler ise, "Ramazan hilâlini görmeye çalışmanın müstehaptır"
demekle yetinerek şöyle demişlerdir:
"Şaban ayının 29. günü ile Ramazan ayının 29. günü, Ramazan ayının hilâlini aramaya çalışmaları, insanların üzerine farzı kifâyedir. Zilkâde ayının hilâlini de görmeye çalışmaları aynı hükümdedir. Devlet başkanının, insanlara bunu emretmesi gerekir." ("Mecmeu'l-Enhâr")