Evrende yaklaşık 200 milyar galaksi mevcuttur ve her galakside ortalama 200 milyar yıldız bulunur. Bu yıldızların pek çoğunun gezegenleri, bu gezegenlerin de uyduları vardır. Tüm bu gök cisimleri çok ince hesaplarla saptanmış yörüngelere sahiptir. Ve
milyonlarca yıldır her biri kendi yörüngesinde diğerleriyle kusursuz bir
uyum ve düzen içinde akıp gitmektedir. Bunların dışında pek çok kuyruklu
yıldız da kendisi için tespit edilmiş yörüngede yüzüp gider.
Ay'ın tek ısı kaynağı Güneşdir, dolayısıyla atmosferden yoksun olmasaydı ortalama sıcaklığı Yeryüzününkiyle aynı olacaktı. En yüksek ve en düşük,
sıcaklıklar arasındaki fark çok yüksektir. Güneşin hemen altındaki Ay’ın
tropikal bölgesinde yüzey sıcaklığı +130 oC dir;
ancak, yüzey gün batımına doğru hızla soğur ve gece yarısıyla Güneşin
doğması arasında -173 oC ye düşer. Bu yüzden Ay’ın tropikal
bölgesindeki günlük sıcaklık değişimi, 300 oC yi geçer; suyun
günlük kaynama sıcaklığının çok yukarılarından sıvı havanın sıcaklığına
kadar değişiklikler gösterir. Ancak bu alt ve üst sınırlar, yalnızca
tropikal bölge ve uzaya açık yüzey için geçerlidir. Ay yüzeyindeki
maddelerin yalıtıcı özelliklerinden ötürü günlük sıcaklık ya da soğuk
dalgaları, yarım metreden daha aşağısını etkilemez; Bu derinliklerde radyo
spektrumu içinde kalan ısı yayılımı gün boyunca sabit kalır ve
-30 oC dolayında bir ortalama sıcaklığa denktir.
Yapılan
ölçümler, Ay üzerinde Güneş tam meridyende bulunduğu zaman sıcaklığın 100 oC
nin üzerinde olduğunu göstermiştir. Güneş ışığı olmayan yerlerde ise,
sıcaklık -170 oC den itibaren artmaya başlar, on
beşinci gün yani Güneş tam meridyende bulunduğu sıralarda sıcaklık
100
oC ye varır ve bu tarihten itibaren yavaş yavaş azalarak nihayet
Güneşin battığı 29,5 gün sonra tekrar, -170 oC ye
iner.
Kamerî ay ve yıllara
göre ifa edilen ibadetlerde Ay'ın hareketleri gözlenmektedir. İslamiyet'te
her yıl, 12 kamerî aydan oluşur. Her ay ise, hilâlin ilk görülmesiyle başlar
ve hilâl ilk görüldüğünde sona erer. Bir Kamerî ay 29 veya 30 gün sürer.
Ancak arka arkaya birkaç kez 29 gün veya 30 gün sürmesi mümkündür. Peki ayın
hareketleri nasıldır ve kamerî ay hesaplanabilir mi?
Ay, Dünya çevresinde (ve
kendi çevresinde) saat istikametinin aksi yönde döner ve bir turunu
27.321661 günde tamamlar (yıldız ayı=sidereal month). Her iki süre eşit
olduğundan, ayın hep aynı yüzü Dünyaya bakmaktadır. Ancak dünya bu esnada
Güneş etrafında döndüğü için Ay da Dünya ile beraber Güneşin etrafında
dönmüş olur. Ay'ın görülmesi Güneş ışınlarına bağlı olduğundan, bizim
anladığımız şekliyle "bir kamerî ay", Güneşten bakıldığında Ay'ın
Dünya etrafında dönme süresidir (kavuşum ayı=synodical month). Ay'ın Dünya
etrafındaki dönüş yönü ile Dünyanın Güneş etrafındaki dönüş yönü aynı
olduğundan (saat istikametinin aksi yönü) bir kamerî ay, Ay'ın Dünya
etrafındaki dönüş süresinden daha uzundur. Aradaki fark da yine Dünyanın
Güneş etrafında kat ettiği açıyla doğru orantılıdır:
Ay yörüngesinin elips
şeklinde oluşu; yörünge hızında değişimlere neden olur. Bu nedenle bir ay
gerçekte, 28.9 ila 30.1 gün arasında değişebilir. (Muhammad Zuhdi'nin, Prof.
M.H. Elnaby'nin çalışmalarına dayanarak hazırladığı ve
ışık hızının hesabına dayanan sunusunda, yıldız ayı ve kavuşum ayı
tanımlarını canlandırmalı olarak görebilirsiniz.).
Bilindiği
üzere bir yıl içerisinde Ay Dünya etrafında 12 kez dolanır.
Dolayısıyla eğer Ay'ın yörünge düzlemi Dünya'nınkiyle çakışık
olsaydı bir yılda 12 kez Güneş tutulması meydana gelebilirdi.
Fakat durum böyle değildir. Ay'ın ve Dünya'nın yörüngeleri
arasında 5°'lik bir Açı vardır. Yörüngelerdeki bu konum
nedeniyle Güneş Ay ve Dünya'nın aynı çizgi üzerinde olmaları çok
sık karşılaşılan bir durum değildir. Böylece her ay bir Güneş
tutulması oluşması engellenmiş olur. Nitekim bir yılda en az iki
en çok beş Güneş tutulması meydana gelebilir. Bu tutulmaların da
az bir bölümü Tam Güneş Tutulması'dır. Ayrıca Tam Güneş
Tutulması Dünya üzerinde tam gölgenin düştüğü çok dar bir
bölgeden izlenebilir. Bu da Tam Güneş Tutulması'nın belli bir
bölgeden görülme sıklığını çok azaltır.
Ay’ın iki gerçek hareketi vardır.
Birincisi, Ay’ın arz etrafındaki dolanımıdır. Newton Kanunu gereğince, tıpkı
arzın ve diğer gezegenlerin Güneş etrafındaki hareketi gibi, Ay da Arz
etrafında gerçek bir harekette bulunur. Güneşin ve diğer gezegenlerin
pertürbasyonları ihmal edilirse, Ay odaklarının birinde Arz'ın bulunduğu bir
elips üzerinde hareket eder. Bununla beraber bu elips çembere çok yakındır.
Ay,
dünya etrafındaki dönmesini ortalama 27 gün, 7 saat, 43 dakika 11,47
saniyede tamamlar...
Ay'ın kendi ekseni etrafında dönüşü ile Dünya çevresindeki
dönüşü eşit zamanda olmaktadır: 27,32 gün. Kombine (bileşik)
dönüş diye de anılan ve Dünya ile Ay arasındaki karşılıklı kütle
çekişinin (gravitasyon) sonucu olan bu dönüş nedeniyle, Ay
Dünya’ya hep aynı yüzüyle yönelik kalır.
Oysa,
farkına varılabilecek az bir sapma olmaktadır. Ay yörüngesi tam
bir çember olmayıp elipse benzer. Ay, Dünya’ya yaklaşınca daha
hızlı, uzaklaşınca daha yavaş hareket eder. Dönüş her zaman eşit
olduğundan Ay'ın sağ (veya sol) kenarına bakılıyor olur. Bundan
başka Ay’ın dönme ekseni de, yörüngesine dik değildir. Bu
nedenle, Dünya, Ay'ın bazen Kuzey (veya güney) kutbuna doğru
hafifçe yönelik durumdadır. Bu, eksendeki eğilme nedeniyle, bir
Ay dolanımı içinde, yerden Ay’ın yüzünün, yaklaşık yüzde 60’ı
görülür.
Ay'ın
yalnızca Yer çevresinde döndüğünü söylemek yanlıştır. Gerçekte hiçbir gök
cismi öbürünün çevresinde dönemez; iki gök cismi oluşturdukları
sisteminin ortak çekim merkezi çevresinde dolanırlar.
Söz
konusu iki gök cisminin kütleleri eşit olursa, ortak çekim merkezleri, iki
cisim arasındaki uzaklığın ortasında yer alır. Gök cisimlerinden birinin
kütlesi daha büyük olursa, söz konusu merkez bu gök cismine daha yakın
olur.
Genellikle “Ay Dünyanın etrafında döner” denir. Evet bu bir bakıma doğrudur
ancak olan biteni tam olarak açıklayamaz. Çok açık bir şekilde söylemek
gerekirse, Dünya ile Ay, ortak ağırlık merkezleri etrafında, gövdesinden
tutularak çevrilen bir dambılın iki topu gibi dönerler.
Bilindiği gibi Yer, Ay’dan 81 kat büyük olduğundan, ortak çekim merkezi
Yer’e doğru kayar ve alttaki çizimde [Şekil: 1’de] görüldüğü gibi,
Yerin içinde bulunur, Bu açıdan ele alındığında, Ay’ın Yer çevresinde
dolandığı söylenirse de, Yer’in merkezi çevresinde dönmediği bir gerçektir.
Bu ayrım, bir çok gök bilim hesabında önemli bir etmendir.
Çekim Merkezi A’da Yerin
içinde bulunur (üstde). Altdaki çizimde [ŞEKİL: 2], Çekim Merkezi çevresinde
dönen Yer ve Ay’ın üç konumu görülmekdedir; çekim merkezinin Yer'in içinde
bulunması nedeniyle [sebebiyle], birçok açıdan “Ay, Yer’in çevresinde
dönüyor” demek yeterlidir.
ŞEKİL: 2 AY'IN ÇEKİMİ
Ay'ın ikinci gerçek hareketi, ekseni
etrafındaki hareketi yani rotasyonudur. Gözlemler, Ay'ın hep aynı yüzünü
gördüğümüzü gösteriyor. Buradan Ay’ın rotasyon periyodu ile yörünge
periyodunun eşit olduğu anlaşılıyor. Bu özellik, Ay’ın açısal rotasyon
hızının eşit olduğu şeklinde de ifade edilebilir. Bu durum şekil: 3’de
gösterilmiştir. Ay, yörüngesi üzerinde, (1) konumunda olduğu zaman Ay’ın M
merkezini K kraterine birleştiren doğrultu Arz’dan geçsin. Ay, (1)
konumundan (2) konumuna kadar giderken yörüngesi üzerinde θ açısı kadar
hareket eder. MK doğrultusunun, (2) konumunda da, Arz’dan geçmesi (yani
Ay'ın aynı K noktasının Arza yönelik olması) için, Ay’ın ekseni etrafında da
θ ( açısı) kadar dönmesi gerekir.
ŞEKİL : 3. AY’IN ROTASYONU
Ay'ın açısal dönme hızı ile açısal yörünge hızı
eşit olduğundan
şekildeki MK doğrultusu her zaman Yer'e [Arz’a] yöneliktir.
Ay, kendi ekseni etrafında her içtima ayında bir kere döner. Dönme
müddeti, Dünya etrafındaki ortalama devir müddetine tamamen eşittir.
Bu dikkat çekici zamanlama Ay'ın Dünyaya hep aynı yüzünü göstermesine yol açar.
Ay'ın, Kendi Ekseni Etrafında Dönüşü
Yörüngesel hareketindeki düzensizlikler ve
yörüngesinin ekliptik düzleme eğik olması “optik titremeler” oluşturarak
Dünyadan Ay’ın yüzeyinin % 59’unun görünmesini sağlar. Kalan % 41’lik bölüm,
Luna 3 adlı Rus uzay gemisinin Ekim 1959 tarihinde fotoğraflarını
çekmesine kadar bilinmiyordu. O günden bu yana ayrıntılı haritaları
çıkarılmıştır.
Arz ile Ay arasında birbirine benzemeyen
daha başka noktalar da vardır. Yer ekseni etrafında döner; Ay'da ise,
dönme çok yavaş olur. Bir tarafı on beş (15) Dünya günü (360 saat)
karanlık iken, diğer tarafı on beş (15) Dünya günü Güneş ışınlarına maruz
kalır. Bu durum Dünya'ya nazaran çok büyük sıcaklık farklarının doğmasına
yol açar…
Ekseni etrafındaki hareketini
bir ayda tamamladığına göre, Ay’da gündüz ve geceler on beşer gün sürer.
Bu yüzden Ay yüzündeki sıcaklık değişmeleri dünyaya nazaran çok daha
büyüktür. Bunun +100 ile -100 arasında değiştiği sanılıyor.
Ay’da hava olmayışın en mühim neticelerinden biri, gece ile gündüz arasındaki aşırı sıcaklık farkıdır.
Güneşin tam tepede olduğu zaman yüzey sıcaklığı +135 oC
ye (max.) erişirken; gece, Güneş görmeyen tarafın sıcaklığı ise,
-170 oC ye (min.) kadar düşer. (Eğer arz da
atmosferini kaybetseydi, sıcaklıkta aynı aşırı farklar görülecekti.
Ay’ın görünen iki hareketi vardır.
Bunlardan birincisi, günlük hareketidir. Bütün gök cisimleri gibi, Ay da her
gün doğudan doğar, batıdan batar. Ay'ın görünüşte doğudan batıya doğru
hareket etmesi, Dünya'nın [kendi mihveri etrafında] dönmesinden ileri gelen
bir görüş yanılmasından başka bir şey değildir [Bkz. Şekil: 3]. Dünya
etrafındaki hakiki hareketi batıdan doğuya doğrudur. Ortalama yörünge
sür’ati saatte 3660 kilometredir. Bu süratle hareket ederken doğuya doğru
bir kayma hasıl olur. Ay, böyle her gün biraz daha [ortalama 50 dakika] daha
geç doğar ve batar. Bu zaman kaybına Gecikme Süresi denir.
Ay,
ancak bu yüksek hızı nedeniyle [sebebiyle] Dünya'nın kuvvetli çekim gücünden
korunabilmektedir. Ay, hızının daha yavaş olması halinde dünyaya
çarpabilecek, daha hızlı olması durumunda ise uzaya savrulacaktı.
Ay’ın büyüklüğü ve hızı dünyayı etkilemekte ve Gel-Git [Med-Cezir]
dediğimiz olaya sebep olmaktadır. Ay'ın çekim kuvvetinin biraz daha fazla
olması halinde dünyanın büyük bölümü bir anda sular altında kalabilirdi.
Ay’ın
görünen ikinci hareketi ise; her 24 saatte,
doğuya doğru ve yıldızlara göre yaptığı 13o lik harekettir.
Güneşin de yıldızlara göre görünen bir hareketi olduğunu biliyoruz, ancak bu
hareket miktarı 24 saatte 1o kadardır. 1o yaklaşık 4
dakikaya karşılık geldiğinden Ay her gün takriben 52 dakika geç doğar.
Ancak bu miktar ortalama bir değer olup, sonbaharda 20 dakikaya kadar
inebildiği gibi, ilk baharda da 52 dakikadan fazla olur.
Ay ve Güneşin bu görünen hareketleri günlük
hareketin zıt yönündedir. Açık olarak görülüyor ki ard arda gelen iki Yeni
Ay aynı noktada olmaz. Bir Yeni Ay evresinden sonra Ay’ın tekrar Güneşe
kavuşması için, bir kez dolandıktan sonra yaklaşık 27o lik bir
dolanma daha yapması gerekir. Bu nedenle (sebeple) iki aynı evre arasındaki zaman
farkı olarak tanımlanan kavuşum ayı, bir yıldız ayından uzun olur. Bir
kavuşum ayı 29,53059 gündür. Bir ay denilince kavuşum ayına
ait zaman anlaşılmalıdır.
Ay'ın bir yüzeyinin Dünya'dan gözükmeyişinin sebebi;
kendi mihveri etrafında dönüş süresine müsavi olmasından dolayı olduğunu
-hemen hemen- bütün ilim adamları belirtmiş olmasına rağmen; Sadettin
MERDİN ise ( Tanrıya Koşan Fizik
) isimli bir kitabında "Ay’ın ilginç bir özelliği de kendi ekseni
etrafında dönmez. Bu yüzden Ay biz insanlara hep aynı yüzünü gösterir.
Diğer karanlık yüzünü göremeyiz." demek suretiyle yanlış bilgi vermektedir. Bu bilgiyi
hangi mehazdan naklettiğine dair bir dipnot belirtmemiş olduğundan kendi
şahsî (indî) fikri –varsayımı- olduğunu zan ediyoruz. Ancak buna benzer bir
açıklama Isaac ASIMOV' un bir kitabında da (Yeryüzü
ve Uzay , Sh: 113) mevcut olmasına
rağmen; aynı paragrafın sonunda: "...Kuşkusuz bu durum gerçeğe
uymaz. Elbette Ay her zaman aynı yüzünü dünyaya çevirir ama aynı zamanda
döner. " demek sûretiyle Ay’ın kendi ekseni etrafında dönmediği
iddiasını farklı bir üslupla tenkid etmiştir. "Ay da döner mi?"
başlığı altında yazmış olduğu iki sahifelik konu bütün olarak okunduğunda
mes'elenin daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyiz.
Isaac ASIMOV' un haricinde, Lütfi GÖKER
ise; bir kitabında : “Ay, Yerküre etrafındaki yörüngesi üzerinde
dolanırken, Yerküreden Ay’ın yüzeyine ait yapılacak gözlemlerde, Ay’ın daima
aynı yüzünün gözlendiğini tesbit ederiz. Bu durum bizde, Ay’ın Yerküre
etrafında bir dönme hareketi yapmadığı düşüncesi uyandırır. Gerçekte,
Ay’ın daima aynı yüzünün görünmesi onun ekseni etrafında da bir dönme
hareketi yapmadığını gösterir. Bunu aşağıdaki şekil üzerinde
açıklayalım.” (
Türk- İslâm Astronomi Bilginleri ve
Gökyüzü Bilgileri. Sh: 100.
)
Demek sûretiyle paragrafın son cümlesinde “.....onun
[Ay’ın] ekseni etrafında da bir dönme hareketi yapmadığını
gösterir.” Yazısından Ay’ın kendi ekseni etrafında dönmediği
anlaşılmakta ise de; Parağraf içerisinde yukarıda belirtilen bir yanlış
anlaşılmayı düzeltmek için “Gerçekte,....” kelimesiyle
başlamasından dolayı; “...... hareketi yapmadığını
gösterir.” Cümlesi içerisine -ma- olumsuzluk eki sehven
yazılmış olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Parağrafın sonunda çizili
bulunan şekilde Ay’ın ekseni etrafında dönmediği değil; döndüğü
gösterilmektedir. Şeklin açıklamasını ise; bir sonraki sahifede anlaşılır
bir ifadeyle yazmışdır. Hatta bu hatânın Lütfi GÖKER tarafından değil;
Kitabın baskı için hazırlık aşamasında bilgisayar ile yazılırken [dizgi
esnasında] olduğu daha mantıklı gelmektedir. Lütfi GÖKER’in kendisinden
kaynaklandığı iddia edilse bile; değişen bir durum olmaması gerekir. Zira
sehven yanlış yazı yazmak veya konuşurken yanlış bir cümle sarfetmek insanın
iradesi haricinde olan bir durumdur. Önemli olan yapılan hatânın farkına
varılıp kısa zamanda düzeltilmesidir.
Meselâ
biz bu yazıyı yazarken mümkün olduğu kadar doğru cümleler kullanarak
yazmaya, yanlış bilgi vermemeye gayret etdik. Buna rağmen hatâmız olmuş
olabilir; Zaten hatâmız olmadığını veya olamayacağını iddia edemeyiz. Bunun
için farkında olmadan yazmış olduğumuz yanlış yazılarımızın tashih edilmesi
için ilim adamlarımızdan veya herhangi bir okuyucumuzdan E-MAIL
bekliyor, tashih edileceğini taahhüd ediyoruz.
Herhangi bir
kitab içerisindeki bir konuyu noksan okuduğumuz vakit çoğu zaman yanlış
bilgi almamız mümkün olan hadiselerdir.
Şayet, Ay'ın bir yüzeyinin dünyadan
gözükmeyişinin sebebi; kendi mihveri etrafında dönmeyişi olsaydı; Ay'ın
dünya çevresinde dönmesinden oluşan jiroskobik denge sebebiyle Ay
Dünyadan uzaklaşacak, dolayısı ile gözükmesi dahi imkansız olacaktı.
Ay’ın dünya
etrafında dönmesi sebebiyle oluşan jiroskobik dengenin karşısına,
kendi mihveri etrafında dönmesi sebebiyle oluşan santrifüj kuvvet
oluşmakta, dolayısıyla her ikisi arasındaki mesafe belli bir seviyede
kalmaktadır. Muayyen bir vakte kadar da aynı mesafede bulunacaktır..
Ay'ın Dünya
çevresindeki dönüşünü tamamlayarak gökyüzünde eski durumunu alması, 27 gün 7
saat 43 dakika 11,6 saniye alır. Dünya Güneşin çevresinde Ay’ın dönüş
yönüyle aynı yönde döndüğü için,aynı görünüşe ulaşması 29 gün 12 saat 44
dakika 2,8 saniye sürer. Bu süre iki dolunay arasındaki zamana eşittir ve
çok eski zamandan beri bilinmektedir. Ay’ın ortalama hızı 1,023 km./saniyedir ve bu değer ortalama açısal hız olarak saatte 33 dakikalık
bir açıya eşdeğerdir; bu da Ay’ın çapından biraz fazladır.
Burada
önemli bir hususa değinmeliyiz: Kitab-Mukaddes [Tevrat], Güneş ve
Ay’ı her ikisini de «ışıklandırıcı» diye nitelendirdiği sadece Güneşe büyük,
Ay'a küçük sıfatlarını ekleyerek iki cismi birbirinden ayırt ettiği halde, Kur’ân gerek birine, gerek ötekine boyut farklılıklarını yansıtan
sıfatlardan farklı sıfatlar da vermektedir. Evet, Kur’ân’ın yaptığı bu
şekildeki ayırım tamamıyle benzetme yoluyladır, ama Güneşin ışık neşredici,
Ay’ın ise ışık yansıtıcı oldukları, dolayısıyle aynı cins ışıklandırıcılar
olmadığı kavramını ifade ederken, o asrın insanlarının zihinlerini
bulandırmadan onlara bundan başka bir şekilde nasıl hitap edebilirdi.
"Ay’ın
da seyrine menziller tayin ettik. Nihayet, eski urcun haline döndü
(kurumuş hurma dalının yay şeklini almışdır)
".
Ayet-i kerimede anılan menzillerden maksad, Ay'ın görünüş safhalarıdır. Bu
menziller maddi olmayıp Ay'ın Yer çevresinde tuttuğu yörüngedir.
Allah’ü Teala bu yörüngenin nasıl olduğunu bildirmek amacıyla Urcun'i Kadim
gibi olduğunu buyurup bu menzillerin bir yörüngeden başka bir şey
olmadığını göstermişdir.
Urcun;
hurma salkımının, eğri olan dip tarafına denir. Bunun eskisi, yani önceki
yıla ait salkım çöpü daha ince, daha eğri ve daha renkli olur. Bu benzetme,
ilk ve son şeklini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda Ay’ın yörüngesinden
geçerken dünya çevresinde bir ayda aldığı yolun şeklini de göstermiş oluyor.
Ay’ın yolu, tam dairevi olmayıp, bir tarafı konkav bir eğrilik arz
etmektedir.
Bu dalda Hurma salkımı yaratılır; salkım büyümeye başlayınca yapraklar alınır, böylece çıplak bir hâlde kalır, büyüyen salkım, bu dalı eğer, nihayet salkımı da alınır. Ağaç köküne ekli olan kısmı kalın ve enlidir. Bu en ile kalınlık dipten uca doğru gittikçe azalır, salkımın ağırlığından da bu uç tarafı sarkar, kok tarafının kalın olmasından ötürü de dalın orta tarafı yüksekde kalır, sanki bir «Elips» biçimini alır. İşte yörüngenin
«Elips» şeklinde olduğunu Kur'an-ı Kerim böyle, gâyet kolay anlaşılır bir ta’rifle bildirmiştir.
*
* Urcun’i Kadim
* Ay'ın yörüngesi diğer gezegenlerin uyduları gibi düzgün bir
yörüngede ilerlemez. Ay, yörüngesinde seyrederken Dünya'nın bazen önüne
bazen arkasına geçer. Aynı zamanda Dünya'yla birlikte Güneş'in etrafında da
döndüğünden, uzayda sürekli "S" harfi benzeri bir yörünge çizer. Ay'ın
uzaydaki bu yörüngesinin şekli, Kur'an'da "eski bir hurma dalı gibi döndü
(döner)" ifadesiyle tarif edildiği gibi, kurumuş hurma ağacı dalının
eğriliğine oldukça benzemektedir. Nitekim ayette geçen "urcun" kelimesinin
anlamı, kuruyup incelmiş, bükülmüş hurma dalıdır ve hurma ağacının meyveleri
toplandıktan sonra, salkımdan geriye kalan kısmı ifade etmek için
kullanılır. Ayrıca bu salkım dalının "eski" ifadesiyle tasvir edilmesi de
son derece hikmetlidir, çünkü hurma dalının eskisi daha ince ve daha
eğridir.
Bu benzetmeyle Ay'ın evrelerindeki ilk
ve son şekliyle beraber, Ay'ın Dünya etrafında kat'etdiği yörüngenin şekline
de işaret vardır. Ayetin matematiksel ölçülendirmeye dikkat çekmesi kadar,
eğri ve eski hurma dalıyla yaptığı benzetme de mucizevi niteliktedir ve o
dönemin bilgi seviyesiyle ne Ay'ın yörüngesindeki matematiksel inceliklerin,
ne de Ay'ın Dünya'nın etrafında dolanırken çizdiği yörüngenin şeklinin
bilinmesi mümkündür.
ŞEKİL : 4. AY'IN MENZİLLERİ ( YÖRÜNGELERİ )
Ay’ın Dünya etrafındaki dolanımına gelince; Dünya
ve Ay iki cisimli bir sistem oluştururlar.
Bu iki cisim, kendi oluşturdukları sistemin kütle merkezi etrafında dolanım hareketi yaparlar.
Dünya, Güneş etrafındaki dolanımını bir yılda (365.2422 ortalama Güneş günü)
tamamlarken Ay’da Dünya etrafındaki sideral peryodunu 27.3 günde tamamlar.
Ancak, bu süre zarfında Dünya'nın da yörüngesi üzerinde hareketi olduğundan
Ay bu dolanımını Güneş'e göre 29.5 günde tamamlamış olur. Gökyüzüne
baktığımızda Ay'ın yörüngesi üzerindeki hareketi Doğu’ya doğrudur. Ay, her
gün 360 / 29.5 [° /gün] kadar yani günde yaklaşık 12°.2 kadar Güneş'e göre
Doğu’ya doğru hareket eder. Bunun anlamı şudur; diyelim ki her hangi bir
gece Ay’ı saat 23:00 ‘da meridyende gözledik. Ertesi günü Ay aynı
saatte meridyenin 12°.2‘ kadar doğusunda bulunur. Bu kez meridyenden geçme
saati 12.2/15 = 0.81 saat, yani 48.8 dakika daha gecikecek ve 23:48.8 ‘de
meridyenden geçecektir. Ay'ın deklinasyonuna bağlı olarak bu sürenin
değişeceği de unutulmamalıdır.
*
*
|