* Güneşin önemi dünyamızın etrafında dolandığı bir gezegen olmasından ve yeryüzündeki hayatın sürdürülmesi için gerekli ısı ve ışığın kaynağını teşkil etmesinden ileri gelir. İnsanların ihtiyaç duyduğu besinler güneş enerjisi
sayesinde oluştuğu gibi doğal gaz, petrol, kömür gibi yakıtların
kaynağı da güneş enerjisidir. Atmosferdeki iklim olayları, rüzgâr
ve yağışlar güneş enerjisiyle oluşur; yerdeki suyun dolanımı güneş
enerjisiyle gerçekleşir; yeşil bitkiler güneş enerjisiyle
fotosentez yapar. Ay da Dünyamızın yegane tabiî uydusu olup
güneşten aldığı ışığın çok az bir kısmını dünyaya göndermekte,
böylece -evrelerine göre farklılık taşımakla beraber- geceleri açık
havada yeryüzünü aydınlatmaktadır. Yine güneş ve ay, vakitlerin
hesaplanması ve takvim yapılması konularında özel bir yere
sahiptir. Özet olarak her ikisinin önemi dünya, dolayısıyla insan
ile ilgilerinden kaynaklanmaktadır.
......
* Kur'an, güneş ve aya temas ederken; Allah'ın ilminin kuşatıcılığıma, bunların O'nun kudretinin
eseri olduğuna ve yüce yaratıcının insanlara lütfettiği nimet ve
imkanlara dikkat çekmeyi hedeflemiştir. Nitekim Yasin suresi 38.
âyetin son cümlesinde de bu yönde bir vurgu yer almıştır. Güneş ve
ayın evrendeki yeri, önemi ve hareketlerinden söz eden âyetlerin
hepsinin -ağırlıklı görüşe göre- Mekkî oluşu da bu konuya
değinilmesindeki asıl amacın yanlış inançların tashihi ve Allah
Teâlâ'ya kullukta mutlak teslimiyetin telkini olduğunu
göstermektedir.
......
*
*
Gece ve gündüzün oluşumuna sebep kılınan güneş de
Rabbimizin kudretine, bilgisine ve hikmetine delil âyetlerinden
birisidir. Allah’ın bu âyeti, kendisine ait duracağı bir istikrar
yeri için, yahut da aydınlatacağı, ısıtacağı yerleri aydınlatmak ve
ısıtmak için dönüp durmaktadır. Güneş, Rabbimiz tarafından
kendisine takdir edilmiş belli bir yörüngede, belli bir hayat
programında, belli bir kulluk rotasında, belli bir zamanlama ile
belli bir sona doğru, her şeyin yok olacağı kıyamet vaktine doğru
akıp gitmektedir. İşte bütün bunlar, her şeye gücü yeten, mutlak
galip, izzet ve şeref sahibi, her şeyi bilen, bilgisi tam olan,
zaman ve mekânın tümünde tasarruf sahibi, varlıkların tümünün hayat
programlarını belirleme yetkisine, bilgisine, gücüne sahip olan
Allah’ın takdiridir. O’nun ölçüp biçmesi, O’nun kudretinin
delilidir.
*
Güneşin ve dünyanın hareketleri hakkında insanlar tarih içinde
farklı görüşlere sahip olmuşlardır. Ortaçağ Avrupa’sında kilise
Aristo felsefesinin de etkisiyle dünya merkezli bir evren görüşünü
kabul etmiştir. Bu görüşe göre dünya evrenin merkezindedir. Güneş
dahil tüm gök cisimleri ise onun etrafındadır. Fakat Kopernik,
Kepler, Galileo ile başlayan süreç ise Dünyanın evrenin merkezi
olmadığı, eksine güneşin merkezde olduğu Dünyanın ise onun
etrafında döndüğünü ortaya konmuştur. Bu görüş göreceli olarak
doğru olsa da eksiktir.
*
Güneş; güneş sisteminin merkezinde olmasına ve dünyanın etrafında
dönmesine rağmen sabit değil o da hareketlidir. Gelişmiş
teleskoplar ve bilimsel keşifler güneşin de sabit olmadığı ve
hareket ettiğini açıkça ortaya koymuştur.
Güneşin sabit olmadığı ve hareket ettiği gerçeğini Kuran açıkça
ifade edilmektedir:
Geceyi, gündüzü, Güneş’i
ve Ay’ı yaratan O’dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. (
Enbiya Suresi, 33)
Güneşin hareketiyle ilgili
dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da güneşin hareketinin bir
yöne doğru olmasıdır. Yasin Suresinde şöyle ifade edilmektedir:
Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün Olan ve
Bilen’in takdiridir ( Yasin Suresi, 38).
Güneş gerçektende ayette ifade edildiği gibi hareketini bir yöne
doğru yapmaktadır. Güneş saatte 700.000 km’den daha büyük bir hızla
Solar Apex adı verilen bir yörünge boyunca Vega Yıldızı’na doğru
hareket etmektedir. Dünya’nın hem kendi ekseni etrafında, hem
Güneş’in etrafında dönerken, aynı zamanda Güneş sistemiyle beraber
hareket ettiği de unutulmamalıdır.
Güneş, Dünyâmızda
canlıların yaşayabilmesi için gerekli olan enerjiyi (ısı ve ışık)
sağlayan, kendi sisteminin merkezinde yer almış, samanyolu
galaksisindeki yaklaşık iki yüz milyar yıldızdan biri.
Aslında, dünyâya gözünü açtığından îtibâren güneşle tanışan
herkes, bütün hayâtı boyunca bu yıldızla o kadar içiçedir ki, onu
bir târife sığdırmayı genellikle lüzumsuz sayar. Bulutsuz açık
günlerde yakıcı parlaklığıyla göz kamaştıran güneş, akıllara
durgunluk veren büyüklüğü ve trilyonlarca hidrojen bombasının
enerjisine eşit enerjisiyle dünyâmıza en yakın yıldızdır. Güneşimiz
bu özelliğiyle belki de uzayın da en ilginç gök cismidir.
Güneş, Güneş Sistemi'nin merkezinde yer alan yıldızdır. Orta
büyüklükte olan Güneş tek başına Güneş Sistemi'nin kütlesinin %
99,8'ini oluşturur. Geri kalan kütle Güneş'in çevresinde dönen
gezegenler, asteroitler, göktaşları, kuyrukluyıldızlar ve kozmik
tozdan oluşur. Günışığı şeklinde Güneş'ten yayılan enerji,
fotosentez yoluyla Dünya üzerindeki hayatın hemen hemen tamamının
var olmasını sağlar ve Dünya'nın iklimiyle hava durumunun üzerinde
önemli etkilerde bulunur.
Güneş, bir yıl
boyunca sürekli gözlenirse, hareketinin yıldızların hareketinden
iki önemli farkı olduğu anlaşılır. Birincisi, Güneş yıldızlara göre
her gün yaklaşık 4 dakika doğuya doğru geriler. Böylece günde
yaklaşık 1° lik yol alarak, bir yılda ekliptik (tutulum) düzleminde
bulunan yörüngesini tamamlar. İkincisi, gök ekvatorunun her iki
yanında belirli iki çizgi arasında, yıl boyunca gezinti yapmasıdır.
Eğer Yer, Güneş çevresinde dolanmasaydı ve Güneş de diğer yıldızlar
kadar uzak olsaydı, bu farklar ortaya çıkmazdı.
Güneşin görünür
hareketi, Yer'in yörünge hareketinin yansımasıdır. Kepler
yasalarından, Yer'in güneş çevresinde eliptik bir yörünge üzerinde,
doğu yönünde (saat hareketinin ters yönü) dolandığı bilinir. Bu
yörünge düzleminin Yer'in ekvator düzlemine göre eğimi 23° 27' dır.
Yer de dönme ekseni çevresinde, batıdan doğuya doğru günde bir kez
döner. Yer'in Güneş çevresindeki dolanması boyunca, Yer'in dönme
ekseninin uzaydaki doğrultusu değişmez.
Bütün yıldızlar ve gezegenler hareket halindedir. Gökkürelerin
birden fazla hareketleri vardır.
Güneşin
birinci hareketi kendi ekseni etrafında dönüşüdür. 7 derece 11
saniye eğik bir eksen çevresindeki bu dönüşünü yaklaşık 25 günde
tamamlar.
Güneşin ekseni
etrafında dönme hareketi yaptığı 1611’de Galile tarafından
ispatlanmıştır. Dönme yönü gezegenlerin dönüş yönündedir. ....
İkinci hareketi, bütün gezegenleri ve uyduları ile
birliktedir. Bu dönüş, Samanyolu merkezi etrafında olup saniyedeki
hızı 270 km.dir ve bu dönüşü 250 yılda tamamlar.
Üçüncü hareketi, Samanyolu ile birlikte yaptığı harekettir.
Samanyolu 100-125.000 ışık yılı çapında bir galaksidir. İşte bu
yıldızlar uydular topluluğu beraber dönmektedirler.
§
Kâinattaki büyük astreoit denen gezegenlerin ve daha küçük
gezegenlerin muntazam tertibi, düzenli hareketleri ve gerçek bir
güneş sistemini teşkil etmesi, bunların tesâdüfen ortaya
çıkmadığının açık bir delilidir. Burada diğer bir faktör de, en
yakın yıldızın bu sistemin en dıştaki gezegeni olan Pluton’dan 6000
misli daha uzak olmasıdır. Güneş sisteminin elemanlarının müşterek
bir orijine sâhip olduğu görülmektedir. Güneş sisteminin orijini
ile ilgili teoriler iki genel tiptedir: 1. Düzenli bir değişme
sûretiyle ortaya çıkış; 2. Âni bir patlama ile meydana geliş.
Birinci tipe örnek Laplas’ın 1796’da ortaya attığı teoridir.
Bu teoride; “Büyük, disk şekilli soğuk bir gaz kütlesinin en uzak
gezegenin yörüngesinden ötesine uzanarak yavaş yavaş dönmüş ve
kendi kısımlarının karşılıklı çekim etkisi ile büzülmüş ve aynı
açılar momentumu korumak için dönme hızı artmıştır. Sonuçta iç
çekimin yenildiği bir hıza ulaşıp parçalanarak gezegenler ortaya
çıkmış ve yoğunlaşmıştır.” iddiası öne sürülmektedir. Güneş
sisteminde bulunan açı momentumun kendine has dağılım gösterdiği
görülür. Bu teori reddedilmiştir. Güneşin yüzde birinden küçük
kütledeki gezegenlerin güneşin yüzde doksan sekiz açı momentumuna
sâhib olduğu bulunmuştur. Mevcut ikinci teorilere de bâzı îtirazlar
olmuştur.Modern teorilerde yine büyük soğuk gaz kütlesinin gaz
bulutlarına bölündüğü ve büzülmelerle bunların yoğunlaşıp ısındığı
ileri sürülmektedir.
Henüz mevcut teorilerden hiçbirisi genel bir kabul
görmemiştir. Güneş sisteminde güneş merkezde yer alır. Gezegenler
onun çekim kuvvetiyle çeşitli genişlikte elipsler çizerek etrâfında
dönerler. Güneş sisteminin bir üyesi olan gezegenlerin uyduları ise
(Ay gibi), hem uydusu oldukları gezegen etrâfında, hem de
gezegeniyle birlikte Güneş etrâfında dönerler.
* * * * * * * * * *
Güneş sistemi,
galaksimiz Samanyolunun içinde bulunmaktadır. Sistemin yaklaşık
yeri galaksinin merkezinden 30.000 ışık yılı uzaklıkta
bulunmaktadır. Samanyolu galaksisi büyüklüğünün 100.000 ışık yılı
ve bir ışık yılının 9,6 trilyon kilometre olduğu göz önüne
alınırsa, güneş sistemini, galaksimiz içinde gerekirse bir futbol
sâhası içinde bir mm2lik bir nokta olarak düşünebiliriz (Bkz.
Galaksi). Fakat kendi ölçülerinde güneş sistemi çok geniştir (Işıkyılı,
ışığın bir yılda gittiği yol olup, 365x24x60x60x300.000=
9.460.800.000.000 km).
Güneş,
gezegenler, uydular, asteroitler ve göktaşlarının bir araya
gelmesiyle meydana gelen Güneş sistemi, hem kendi ekseni etrâfında
dönmekte, hem de içinde bulunduğu samanyoluyla birlikte hareket
hâlinde bulunmaktadır. Tabiî bu arada bizzat Samanyolu galaksisi de
ihtivâ ettiği milyarlarca yıldızla birlikte kendi ekseni etrâfında
ilk dönüşünü yaparken bütün hâlinde de belli bir yörüngede hareket
hâlinde bulunmaktadır. Kâinâtın en küçük parçası atomda görülen
hareket, güneş sisteminden en büyük galaksilere kadar, uzayın her
zerresinde var olan fevkalâde nizâmı dile getirmektedir. Gerek
kâinâtın en küçüğü olan atomda, gerekse en büyüğü olan
gökcisimlerinde fevkalâde nizam ve intizamın bulunuşu, bunların
tesâdüfen teşekkül edemeyeceğini göstermekte, bir Yaratıcısının
olacağını akıl sâhiplerine bildirmektedir.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Kur'an-ı Kerim'de Güneş
Manzûmesi
*
Güneş'in Yolculuğu
Bu âyetin yorumunda her zaman iki yaklaşım söz
konusu olmuştur; Zaman ve mekân. Mekânın mülahazaya alınmasına göre Güneş, belli
bir merkeze ve belli bir noktaya doğru akıp gitmektedir ki, bu nokta manen 'arş'
maddeten de ona işaret olarak -Beytullah'ın Kâbe hakikatini işaretlemesi gibi-
vega merkezidir.
Zaman düşüncesinin öne çıkarılmasına göre ise,
Güneş'in hareket ve fonksiyonu zaman olarak belli bir süre ile mukayyettir; o bu
süreyi tamamlayınca halihazırdaki misyonunu da bitirmiş olacaktır.
Bir tespite göre Güneş 4,6 milyar senelik ömrü
içinde halihazırdaki seyahati, onun 19. seyahati kabul edilmektedir. Yine ilmî
tahminlere göre 250 milyon yılda gerçekleştirdiği bu hareketi daha kaç defa
tekrarlayacaktır, bunu kestirmek mümkün değil.. Aslında 19'a takılıp kalması da
ihtimalden uzak değil. Bugün o, saatte 72 bin km. hızla kendi değişim, dönüşüm
ve istihale ufkuna doğru yürümektedir. Tıpkı bizim belli bir noktaya ve
başkalaşmaya doğru yürüdüğümüz gibi. Ancak bu seyahat ve yürüyüşün Güneş'e
mahsus 'fi' tevcihiyle alakalı dairevî bir yanı var ki, o da oldukça önemli
sayılır ve üzerinde durulmaya değer.
Bir Güneş veya bir gezegenin kendi mihveri ya da
bir başka kütlenin çevresindeki kapalı devre de diyebileceğimiz hareketine
dairevî hareket diyoruz. Buna göre dönerek hareket eden bir cisim, bir yandan
kendi mihveri etrafında dönerken, diğer yandan da bu hareketini bir yörüngeye
bağlı olarak gerçekleştirmektedir. Ne var ki, konuyla alakalı bu ayet hem de
benzer diğer ayetlerde müşterek nokta, güneşin düz hareket değil de bir
'felek'te dairevî yüzüp gittiği şeklinde gerçekleşmektedir ki, 'Ne Güneş'in Ay'a
yetişmesi ne de gündüzün geceyi gelip geçmesi uygun ve (olası) değildir. Bütün
bu (gök cisimlerinin) hepsi ayrı ayrı bir 'felek'te yüzer giderler' (Yâsin,
36/40) ayeti bunu daha da umumileştirerek bütün semavî cisimlerin benzer hareket
içinde olduklarını vurgular.
'Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar
(döner). İşte bu, azîz ve alîm olan Allah'ın takdiridir.' (Yâsin, 36/38) Ayet-i
kerimedeki 'Müstakar' kelimesi de, insanın aklına bu türden mânâlar
fısıldamaktadır. Güneş dönerek, kendi için bir son noktaya doğru ilerlerken
tabiatıyla küre-i arzın hareketinde de değişiklikler olur. Evet Güneş, yol
alırken onun etrafında dönen küre-i arz da helezonik bir yolla devinir durur ve
her sene sürekli değişen ve uzayan bir mesafeyi almaya uğraşır. Bu iç içe
hareketten Güneş'in daima bir yolculuk halinde olduğu anlaşılsa da onun bu
yolculuğu katiyyen sonsuz değildir. Kuvve-i kudsiye Güneş için nereyi son nokta
olarak tayin etmişse, bu yolculuk orada son bulacak ve ihtimallerden biri, işte
o zaman kıyamet kopacaktır...
Aslında Güneş manzûmesi, Samanyolu içinde çok
küçük bir yer teşkil etmektedir; zira o, Samanyolu içinde milyarlarca yıldızdan
sadece biridir. Allah (celle celalühü) Samanyolu'nu öyle tanzim etmiştir ki,
Güneş onun merkezinden ışık hızıyla tam 30 bin senelik bir uzaklıkta
bulunmaktadır. Yani eğer o, ışık hızıyla sürekli yol alacak olsa, ancak 30 bin
sene sonra Samanyolu'nun merkezine ulaşabilecektir.
Büyük-küçük bütün sistemler gibi Samanyolu da
kendi etrafında dönerek hareket etmektedir. Dolayısıyla güneş de, gezegenlerden,
kuyruklu yıldızlardan ve diğer gök cisimlerinden oluşan bütün ailesiyle
birlikte, galaksinin merkezi etrafında hem dönmekte, hem de ilerlemektedir.
Güneş'in bu hareketinin hızı ise kendi etrafında dönmesinden daha dehşet
vericidir: Saniyede 268 km. Ne var ki, Güneş'in yörüngesi çok büyük olduğundan
bir turunu ancak yaklaşık 230 milyon senede tamamlayabilmektedir. Ama o da
büyük-küçük cirimler gibi 'yüzme' sözüyle ifade edilirse, yerinde bir ifadeye
uygun şekilde yüzerek bir sona doğru gitmektedir.
Hemen hemen bütün galaksiler belli bir kümeye
aittirler. Samanyolu da, içinde 20 galaksi bulunan küçük bir gruba dahildir. Her
küme içindeki galaksiler, çekim kuvvetiyle birbirlerinin çevresinde dönerler.
Ancak her kümenin içinde meydana gelen bu hareketten başka, kümeler de bir bütün
olarak hareket ederler. Bu arada her küme, ötekilerden uzaklaşma hareketi
içindedir. Evet, dünyadaki bir gözlemci, bütün kümelerin hızla Samanyolu'ndan
uzaklaştığını, diğer galaksilerdeki bir gözlemci ise bütün kümelerin kendisinden
uzaklaştığını söyleyebilir.
Her galaksi kümesi uzaklığıyla
orantılı olarak hızlı hareket eder. Mesela, Dünya'dan 100 milyon ışık yılı
uzaklıkta olan bir sehâbiye, sâniyede aşağı-yukarı 2500 km. hızla, 500 milyon
ışık yılı uzaklıkta olan bir galaksi ise sâniyede 12000 km. hızla hareket eder.
Güneş'in bu iç içe ve olabildiğine karışık gibi görünen; fakat bir nizam içinde
cereyan eden bu hareketi, gidip karardîde olacağı bir yerde (müstekar) son
bulacaktır. Elbette ki, 4 milyar 600 milyon senedir enerji üreterek etrafına ısı
ve ışık saçan Güneş'in yakıtı da sonsuz değildir. Bilim adamları, Güneş'in ancak
5 milyar sene daha şimdiki aktif haliyle devam edebileceğini söylüyorlar. Bu
onların sözü; ama mülahaza dairesi de açık. İhtimal bu sürenin sonunda Güneş,
iyice şişip, kızıl bir dev olarak Dünya'mızı yutacaktır. Bundan 1 milyar sene
sonra da aniden çökerek sönmüş küçük bir beyaz top haline gelecektir. Kader
sebkat edip bir sebep önünü kesmezse...
Ayrıca güneş, kendi galaksisi içinde
tamamen merkezine bağlı olarak hareket etmektedir. Onun bütün hareketleri
Samanyolu'yla, Samanyolu'nun hareketleri de bulunduğu galaksi grubuyla
sınırlıdır. Ancak bütün bu sistem ve galaksilerin verasında bir kuvve-i kudsiye
vardır ki, herşeye hareket kabiliyet ve imkanını veren O'dur. Bu kuvve-i kudsiye,
bütün sistem ve galaksiler üzerinde muttarıt tasarrufta bulunmakta ve varlığına,
birliğine tekvînî bir kaside tanzim etmektedir. Bu kuvve-i kudsiye, esmâ-i
ilâhiye ve sıfât-ı kudsiyeden gelmektedir ki, her şeyin verasında bunlar vardır.
İmam-ı Rabbânî'nin ifadesiyle de, 'Veraların veraların veraların verasında
Allah'ın her şeyi evirip çevirmesi söz konusudur.' 'Li' harf-i cerri 'ilâ'
mânâsına alındığında bu mânâlar bahis mevzuudur.
** ** *** ** ** **
*
Kur'ân'ın Üslûbu ve Güneşin Hareketi
Kur’ân ve Güneşin Hareketi Konusunda Son Astronomi Keşfi
Bir âyettir gece onlar için; ondan gündüzü sıyırırız da,
karanlığa gömülüverirler. Güneş ise, kendisi için (takdir edilen) bir durma
noktasına doğru, (yine kendisi için takdir edilen) bir yörüngede akar gibi
gitmektedir. Bu, Azîz ve Alîm Olan’ın takdiridir. Aya gelince, onun için de
menziller takdir ettik; (bu menzillerden geçe geçe), eski hurma salkımı çöpü
gibi, kuru, kavisli haline döner. Ne güneş için aya yetişmek vardır, ne de
gecenin gündüzü geçmesi söz konusudur. Her biri bir felekte (kendi alanında ve
bir yörüngede) yüzer. (Ya Sîn : 37-40)
Yukardaki metinden ilk anladığımız, güneşin kâinatın düzeninde, evrensel
sistemde hayatî bir fonksiyonu olduğudur. Kur’ân’ın bu fonksiyonu ifade için
kullandığı kelime ‘müstekar’dır. Müstekar, istikrar, istikrarın sağlanma yeri,
yani yörünge ve hareketten sonra varıp durulacak nokta manâlarına gelir.
Buradan, güneşin kâinatın düzeninde merkezî bir mevkii olduğunu anlıyoruz.
Ayrıca, müstekar kelimesinin başında kullanılan ‘li’ edatının üç manâsı vardır:
için, içine, içinde. Bu durumda, yukardaki âyetlerde geçen ve "Güneş ise" ile
başlayıp, "...akar gibi gitmektedir" ile biten ve aslında dört kelimeden oluşan
ifadenin manâsı şu olur: "Güneş, bir yörüngede, kendisi için takdir edilen bir
istikrar noktasına doğru, sisteminin istikrarı için akar gibi gitmektedir."
Son yıllarda, güneşle ilgilenen astronomlar, güneşin, modern bilimin daha önce
zannettiği gibi, hareketsiz olmadığı sonucuna varmışlardır. M. Bartusiac
imzasıyla, American Scientist dergisinin Ocak-Şubat 1994 sayısının 61-68’inci
sayfalarında ‘Sounds of the Sun (Güneşin Sesleri)’ başlığı altında çıkan yazıda,
güneşin, kendisine dokunulmuş bir gong gibi yerinde sarsılarak, silkinerek
hareket ettiği ve sürekli sesler çıkardığı ifade edilmektedir. Güneşin bu
silkinme veya titremelerinin, onun iç yapısı ve katmanları hakkında ve ayrıca,
kâinatın yaşı konusunda yapılan hesapları etkileyici bilgiler verdiği de
belirtilen yazıda, güneşin kendi içinde tam olarak nasıl dönüp durduğunun,
Einstein’in genel izafiyet teorisini test etmede de çok önemli olduğu
kaydedilmektedir. Yazıda şu önemli yorumlara da rastlıyoruz:
Astronominin başka pek çok önemli keşfi gibi, güneşle ilgili bu keşif de hiç mi
hiç beklenmiyordu. Güneşin sarsılarak, silkinerek ve ses çıkararak hareket
ettiğini keşfeden astronomlar, bütün aletleri aynı anda çalan bir senfoni
orkestrasını andırdığını belirtmektedirler. Güneşin titremeleri, onun yüzeyinde
zaman zaman öyle toplu bir titreme meydana getirmektedir ki, bu diğer
titremelerinden binlerce defa daha güçlüdür.
Bilim, ne yazık ki, materyalist ve ideolojik saplantıları adına, kendi kendisini
sınırlamakta ve insanları bazen asırlarca yanlışlarla meşgul ettikten sonra, tek
tek doğrulara varabilmektedir. Oysa bilim, önce iman edip, sonra Allah adına ve
imanî sorumluluğun çizdiği çerçevede yaratılış gerçeklerine yaklaşsa, ne
insanların başına faydadan çok zarar getirecek, ne sürekli yanlışlardan yola
çıkma zorunda kalmayacak, ne de insanları, manâsız bilim-din çatışmalarıyla
meşgul etmeyecektir. Fakat bugün bilimi kullananlar, onu maddî menfaatleri ve
siyasî hakimiyetleri adına en büyük bir silah olarak telâkkî ettikleri ve bu
sebeple de onu materyalist ideolojinin kurbanı haline getirdikleri için, bilim,
yoluna gözü kapalı ve el yordamıyla devam etmekte ve neticede insanlığın başına,
saadetten çok felâket getirmektedir. Bir de, Bediüzzaman’ın güneşin hareketi
konusunda, yukarıda sözünü ettiğimiz astronomik keşiften yaklaşık 90 sene önce
yazdıklarına kulak verdiğimizde, söylemeye çalıştığımız hususların doğruluğu
daha bir belirgin hâle gelecektir.
Güneşin Hareketi Konusunda Bediüzzaman, 90 Yıl Önce Ne Yazmıştı?
"Tecrî (akar gibi gitmekte)" kelimesi bir üslûba işaret eder; ‘müstekarrında’
ifadesi ise, bir gerçeğe parmak basar. Evet, ‘tecrî’ lafzında şöyle bir üsluba
işaret vardır: Güneş, demiri altından, süslü, altın kaplamalı, zırhlı bir gemi
gibi, esirden olan ve gerilmiş dalga tabir edilen semâ okyanusunda seyahat edip,
yüzmektedir. Her ne kadar, istikrar bulduğu yörüngede demir atmış gibi ise de,
semâ denizinde o erimiş altın kütlesi cereyan etmekte (akıp gitmekte)’dir. Fakat
bu cereyan, gözün gördüğüne saygılı kalınarak, âyetteki ana meseleyle ilgili
ikinci, üçüncü dereceden bir husus olarak zikredilmiştir.
İkinci olarak, güneş, yörüngesinde, mihverinde hareket halinde olduğundan,
erimiş altın gibi olan parçaları dahi cereyan etmektedir. Bu gerçek hareket,
yukarda ifade olunan mecazî hareketin kaynağı, belki zembereğidir.
Üçüncü olarak, güneş, yörüngesi denilen tahterevanıyla ve gezegenler denilen
hareketli askerleriyle göçüp, âlem sahrasında seyr ü sefer etmesi, hikmetin
gereğidir. Zira, İlâhî Kudret, her şeyi hareketli kılmıştır ve hiçbir şeyi
mutlak sükun ile mahkum etmemiştir. Rahmeti bırakmamış ki, herhangi bir şey,
ölümün kardeşi ve yokluğun amca oğlu olan mutlak atalet ile kayıtlı bulunsun.
Öyle ise, güneş de hürdür. İlâhî kanuna itaat etmek şartıyla serbesttir.
Gezebilir. Fakat, başkasının hürriyetini bozmamak gerektir ve şarttır. Evet,
güneş, İlâhî emre itaat içinde ve her bir hareketi Allah’ın dilemesine uygunluk
içinde olan bir çöl paşasıdır. Cereyanı, hakîkî ve bizzat olduğu gibi, ona ilâve
bir özellik ve hissî bir algılama da olabilir. (Muhakemat, S. 68)
Bediüzzaman, eserlerinin bir başka yerinde, güneşin hareketi konusunda daha
nettir ve kullandığı ifadeler, aynen, astronominin yukarda ifade ettiğimiz son
keşfiyle tıpatıp uygunluk içindedir:
Güneş, nurânî bir ağaçtır, gezegenler ise onun hareketli meyveleridir. Ağaçların
aksine, güneş silkinir, tâ ki meyveleri düşmesin. Eğer silkinmezse, düşüp
dağılacaklar. Hem hayalde canlandırılabilir ki, güneş, bir zikir halkasının
meczup idarecisidir. Bu halkanın merkezinde cezbeli zikr eder ve ettirir.
(Sözler, 25. Söz)
Evet, güneşin meyveleri vardır, silkinir, ta ki hareketli olan meyveleri
düşmesin.
Eğer hareket etmeyip dursa, cezbe kaçar, ağlar fezada muntazam meczupları.
Yukarıdaki ifadeleriyle, Bediüzzaman, güneşin hareketi konusundaki gerçeği
şairane ve çok yönlü olarak ifade etmektedir. Güneş, son astronomik keşfin de
ortaya koyduğu üzere, kendi içindeki müthiş hareketiyle, Bediüzzaman’ın ‘cezbe’
dediği çekim gücü oluşturmakta ve gezegenleri bu gücün tesiriyle onun etrafında
dönmektedirler. Eğer güneş dursa, hareketsiz olsa, bu güç ortadan kalkar ve
gezegenler bir anda boşlukta kalır ve dağılırlar.
***
**** **** *** *** *** ****
GÜNEŞ'İN GİDİŞ İSTİKAMETİ
Son yıllarda ortaya çıkan önemli bir
gerçeği de burada vurgulamak yerinde olacak.
Sürdürülen seri hesaplamalar ve hassas gözlem ve
araştırmalarla, Güneş'in de kendine has bir hareketi olduğu anlaşılınca, bilim
dünyası büyük bir şok daha geçirdi. Güneş, Herkül Burcu yakınlarındaki ve ismine
VEGA denen bir yıldıza doğru hareket halindedir. Güneş'in bu hareketinin, Kuzey
Kutup Ekseni ile 37 derecelik bir açı yapacak şekilde gerçekleştiği ortaya
çıkmış ve bu açıya bilimciler, "Solar Apex" adını vermişlerdir. Güneş, işte bu
Vega yıldızına doğru her saniyede 20 kilometrelik bir hızla hareket halindedir.
Tabiidir ki, Güneş'imizin bizi uzayda yapayalnız bırakacağı düşünülemez!
Güneş'in bu hareketine, çekim gücü nedeniyle sisteme dahil tüm gezegenler gibi
üzerinde yaşadığımız yaşlı ve yorgun Dünya'mız da iştirak etmekte; böylece Güneş
Sistemi belli bir doğrultu boyunca, hiç şaşmadan, şaşırmadan yoluna devam
etmektedir. Ne Güneş'in Ay'a yetişip onu geçmesi ve ne de Ay'ın yörüngesinden
fırlayıp Güneş'i sollaması mümkündür. Her biri kendi yörüngelerinde
hareketlerine devam etmektedirler.
Öyleyse şu sonuç artık kaçınılmaz bir biçimde karşımızdadır. Mademki, Güneş
kendi yörüngesinde her saniye hareket halindedir ve mademki, Dünya Güneş
etrafında dolanmaktadır ve mademki Dünya da Güneş'e bağlı ve bağımlı olarak
Samanyolu galaksisinin dönüşü ile hareketini sürdürmektedir ve benzer bir
hareketle Vega'ya doğru yönelmiştir. O halde Dünyamız, uzayda geçtiği bir
noktadan bir daha geçmemek üzere programlanmıştır. Geçen sene bugün Dünya'mızın
geçtiği uzay bölgesi artık çok çok gerilerde kaldı.
Güneş'in
bu hareketine, çekim gücü sebebiyle sisteme dahil bütün gezegenler gibi üzerinde
yaşadığımız yaşlı ve yorgun Dünya da iştirak etmekte; böylece Güneş Sistemi
belli bir doğrultu boyunca, hiç şaşmadan, şaşırmadan yoluna devam etmektedir.
** ** ** ** ** ** ** **
*
*
Kur'an'da diğer gök cisimlerinin olduğu
gibi güneşin de hareketlerine yer verilmiş ve bu hareketlerden "sibâha" (yüzme)
ve "cerâ" (akma) fiilleriyle bahsedilmiştir. İki âyette geçen sibâha fiilinin
her iki yerde de felekle birlikte kullanıldığı görülür: "0 geceyi, gündüzü,
güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir felekte yüzmektedir";
"Ne güneş aya yetişebilir ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir felekte
yüzmektedir". Bu âyetlerde felek ile gökyüzü (veya gök cisimlerinin
yörüngeleri;) kastedilmekte ve ayla güneşin burada birbiriyle yarış içinde
olmadan -birer gemi gibi- kendi rotalarında yüzdükleri bildirilmektedir.
Cerâ fiili ise güneşin ve diğer gök
cisimlerinin büyük çaplı dairevî hareketleriyle ilgili olmalıdır. Bu konuda beş
ayrı âyet bulunmakta ve bunların yalnız birinde
sadece güneşin hareketi söz konusu
edilmektedir: "Güneş kendisi için belirlenen yerde akar. İşte bu azîz ve alîm
olan Allah'ın takdiridir".
Müfessirler bu âyete zaman ve mekân açısından olmak üzere iki ayrı yorum
getirmişlerdir. Mekânı esas alanlara göre güneş belli bir noktaya kadar, zamanı
esas alanlara göre ise belli bir sürenin sonuna kadar akıp gitmesine devam
edecektir. Müfessirlerin büyük çoğunluğu ikinci görüşü benimsemiş, fakat hareket
için ayrı ayrı zaman süresi tayin etmiştir. Bir kısmına göre bu, âlemdeki mevcut
düzenin bozulmasına kadar geçecek olan zamandır; bazıları ise güneşin akıp
gitmesini yıllık veya günlük hareketi olarak anlamışlardır. Herhalde güneşin bu
tayin edilmiş akıp gitme hareketiyle Herkül takım yıldızına doğru gidişi, yani
Samanyolu içerisindeki saatte 72.000 km. hızla 250 milyon yılda tamamladığı
hesaplanan bir dönüşü kastedilmiştir. Abdullah b. Mes'ûd, İkrime ve Abdullah b.
Abbas güneşin söz konusu hareketiyle ilgili âyeti. "Güneş hiç durmadan ve
herhangi bir gevşeklik göstermeden devamlı surette bir tarafa doğru akıp gider"
şeklinde anlamışlardır. Böyle mâna verildiğinde âyet. "Düzenli seyreden güneşi
ve ayı size faydalı kıldı..." âyetiyle de uyum içinde olmaktadır. Güneşin akıp
gitme hareketiyle ilgili âyet hakkındaki Hz. Peygamber'in açıklaması ise
şöyledir: "Resûl-i Ekrem -etrafındakilere-, 'Bu güneş nereye gidiyor biliyor
musunuz?" diye sordu. Oradakiler, 'Allah ve Resulü bilir' dediler. Bunun üzerine
Peygamber şu açıklamada bulundu: 'Güneş arşın altındaki belli yerine kadar gider
ve orada secdeye kapanır. Secde durumunda iken ona, yüksel ve geldiğin yerden
geri dön denilir; o da geri dönüp doğu tarafından doğar. Sonra arş altındaki
belli yerine varıncaya kadar akıp gider. Orada secdeye kapanır ve bu halde iken
ona yüksel ve geldiğin yerden geri dön denilir; o da geri dönüp doğduğu yerden
tekrar doğar ve bu şekilde akıp gitmesine, insanlar Allah'tan korkmadan her
istediklerini yapar hale gelinceye kadar devam eder. Nihayet yine arşın
altındaki belli yerine vardığı zaman ona yüksel ve batıdan doğ denilir; o da
batıdan doğar".
*
*
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
* BAKINIZ :
*
SOLAR APEKS NEDİR, NE DEĞİLDİR?
*
FELEK NEDİR?
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
MEHAZLAR :
* Besairul Kur'an - Ali KÜÇÜK
* Kur'an Yolu - DİB.
* Yeni Rehber
Ansiklopedisi.
* Uzay Âyetleri
Tefsiri.- Prof. Dr. Celal YENİÇERİ
*
Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize.
* Sızıntı Dergisi -
" Kur'ân'ın Üslûbu ve Güneşin Hareketi ..
Ali ÜNAL"
* Sızıntı Dergisi -
"Karadelikler
Bir Gök Kapısı mı? . Prof. Dr. Osman
ÇAKMAK"
* İslam
Ansiklopedisi. - T. D.V.
*
*