Madde ile Mânânın; Ruh ile Vücûdun; Akıl ile Zekânın Buluştuğu Adres
Abdülhakim ALTUNTOP -- İSLAM ve BİLİM
Tenasuh (Reenkarnasyon) Yokdur
* Sual: Reenkarnasyon diye
bir şey var mı? İnanmak doğru mu? CEVAP
Reenkarnasyon denilince, ruhun insandan insana geçmesi, başka bir bedenle
dünyaya geliş, tenasühte ise, ruhun hem insana, hem de hayvan, bitki ve
cansızlara geçtiği anlaşılıyor. Biri diğerinin yerine de kullanılır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kalbleri hasta, bilgileri az olan bazı kimseler, hatta kendilerini, şeyh olarak
tanıtan bazı dinsizler, tenasühe inanıyor. Ruhlar olgunlaşmadan önce, bir
bedenden ayrılınca, başka bir bedene geçer. Kemale geldikten sonra, insanlara
gelmez, tenasüh yolu ile olgunlaşmış olurlar diyor ve tenasühle ilgili
birçok hikayeler uyduruyorlar. Tenasühe inanan dinden çıkar kâfir olur. Tenasüh
ile ruhlar kemale gelirse, Cehennem kimler için olur, kimler azap görür? Buna
inanmak, Cehennemi inkâr etmek ve hatta öldükten sonra tekrar dirilmeye
inanmamak olur. Çünkü onlara göre, ruhun olgunlaşmasına vasıta olan bedene
ihtiyacı kalmamıştır ki, bedenle haşr olunsun. Bu yalancıların sözleri, eski
felsefecilerin [ve şimdiki medyumların] sözlerine benziyor. Eski felsefeciler,
bedenin tekrar dirileceğine inanmıyordu. "Cennet nimetleri ve Cehennem azapları
yalnız ruhlara olacak" diyordu. Bunlar, o felsefecilerden de kötüdür. Çünkü,
onlar tenasühü reddedip, azabın sadece ruha olacağını söylüyorlar. Bunlar ise,
hem tenasühe inanıyor, hem de ahiret azabını inkâr ediyor. Bu dinsizlere göre
azap, sadece dünyadadır.
Allahü teâlâ, din büyüklerinin ruhlarını insan şekline
sokmuş, bu şekiller, insan gibi iş görmüştür. Yoksa, mübarek ruhları, başka
bedenlere girmiş değildir. Bir ruhun, beden şekli alması, tenasüh değildir.
Melekler ve cin de, insan şekline girip birçok şey yapıyorlar ki bu da tenasüh
değildir. Tenasühe inananlar, kabir azabına ve Kıyamet gününe iman ediyorlar mı?
Yazıklar olsun ki, böyle imansızlar, kendilerini din adamı tanıtmış, yayın
vasıtaları ile, millete Müslümanlık öğretmeye kalkışıyorlar, gençleri, dinsiz,
imansız yapmaya çalışıyorlar. (2/58)
Tenasühe inananların kâfir oldukları Berika ve Hadika’da da
yazılıdır. Eski Yunan felsefecisi Eflatun da tenasühe inanırdı. Teslis inancını
ilk olarak ortaya çıkaran da budur. Hazret-i İsa, göğe çıkarıldıktan sonra, dört
İncili yazanlar, bu inancı karıştırarak, insanlığı büyük felakete sürüklediler.
Ruh
Başkasına Geçmez Yukarıda, bâtıl inanç olan reenkarnasyondan bahsetmiştik. Bu bâtıl inanç,
daha çok Hindu ve Budistlerde görülür. Ölen kimsenin ruhu başkasına geçmez.
Geçtiğini bildiren hiçbir âyet veya hadis yoktur. Hiçbir âlim de böyle bir şey
söylememiştir. Kur'an-ı kerimde ölüm ve dirilişle ilgili birçok âyet-i kerime
vardır. Hiçbirinde ruhun başka bir insana veya başka bir mahluka geçtiğini
gösteren bir ifade yoktur. Zaten Allahü teâlâ insanlara ruh hakkında kâfi bilgi
vermemiştir. İsra suresinin (Sana ruh hakkında soranlara, de ki,"Ruh
Rabbimin işlerindendir, size az bir bilgi verilmiştir") mealindeki 85. âyeti
de ruhun mahiyetini bilmenin imkansız olduğunu gösteriyor.
Bir de, (İki defa ölüp iki defa dirilmek) ifadesinden ruhun başka birisine
geçtiğini ancak zındık söyler.
Kur’an-ı kerimde buyuruldu ki:
İlk insan çamurdan, sonrakiler, nutfeden yaratıldı. Nutfe kan pıhtısı, et olur,
sonra can verilir. Herkes ölür, kıyamette dirilir. (Müminun 12-16)
Bekara suresinin (Allah sizi ölü iken diriltti. Sonra öldürecek, sonra
diriltecek, nihayet Ona döndürüleceksiniz) mealindeki 28. âyetini, Beydavi
ve diğer tefsirler şöyle açıklıyor:
Çocuğun ana rahminde can verilmesinden önceki hâli için ölü, can verilmesine de
diriltme denmiştir. Yani insan, bir defa ana rahminde, bir de kabirden sonra
diriltiliyor. İki ölü hâli vardır. Biri ana rahmindeki canlılıktan önceki
durumu, bir de kabirdeki hâli. Yani hepsi iki ölüm, iki diriltmedir.
Kâfirler ahirette (Ey Rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin)
diyecekler. (Mümin 11),
Ve dünyaya tekrar gönderilmelerini isteyecekler, iyi amel işleyeceklerini
söyleyecekler. (Secde 12)
Kendilerine dünyadan geldikleri bildirilerek istekleri reddedilecek (İbrahim
44)
Ve denecek ki: (Size, düşünebilenin düşünebileceği, öğüt alabileceği kadar
ömür vermedik mi? Size, [Peygamber, kitap, akıl, ihtiyarlık, ölüm gibi]
uyarıcılar gelmedi mi?) [Fatır 37]
(Kâfirlerden birine ölüm gelince, "Rabbim, beni geri çevir, tâ ki, yapmadan
bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği boş laftır.
Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan
bir engel vardır.) [Müminun 99-100]
Duhan suresinin 56. âyet-i kerimesinde (İnsan ilk ölümden başka bir ölüm
tatmaz) ifadesi, tek ölüm olduğunu açıkça gösteriyor. Kur'an-ı kerimde, (İki
defa ölüp iki defa dirilmek) ifadesine benzeyen başka ifadeler de vardır. Mesela
ikisi şöyledir:
(Geceleyin sizi öldüren [ruhunuzu alan], gündüzün de ne işlediğinizi
bilen; sonra belli ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten [uyandıran]
Odur.) [Enam 60],
Allah, eceli gelenlerin ölüm anında, eceli gelmeyenlerin de uyku esnasında
ruhlarını aldığı ve bunda düşünenler için bir ders olduğu bildiriliyor. (Zümer
42)
Bu iki âyet-i kerimede, insan uyurken ruhunu
Allahü teâlânın aldığı açıkça bildiriliyor. Ruhunu almakla onu öldürmüş olmuyor.
Şimdi hangi zındık, (Uyuyan ölür, ruhu başkasına geçer) diyebilir? Tek ölüm ve
tek dirilişin olduğunu bildiren âyet-i kerimelerden üçü şöyledir:
(İnsan önce bir şey değilken kendisini yarattığımızı düşünmez mi?) [Meryem
67]
(Resulüm,senden önce de hiçbir beşere ebedilik vermedik. Şimdi sen
ölürsen, sanki onlar ebedi mi kalacaklar, her canlı ölümü tadacaktır.)
[Enbiya 34, 35]
(Ölümden sonra elbette diriltileceksiniz desen, kâfirler "bu sihir"
derler.) [Hud 7]