Madde ile Mânânın; Ruh ile Vücûdun; Akıl ile Zekânın Buluştuğu Adres
Abdülhakim ALTUNTOP -- İSLAM ve BİLİM
İLİM SİLÂH GİBİDİR
**
İlim silâh gibidir, kullanmasını bilmeyene zararı olur. Düşmanın elinde zararı, dostun elinde faydası olur. İlim yağmura da benzer. Yağmur, temiz olarak yağar, bitkilerin kökleri bu suyu
emer, kendi vasfına çevirir. Aynı yağmur suyu, biberi
acılaştırırken, karpuzu tatlılaştırır. Temiz olan ilim de,
kibirliyi azdırır, mütevazının
tevâzuunu artırır. “Malın azdırdığı gibi, ilim de azdırabilir”
buyurmuşlardır. Az da olsa, bir şey bilen insan, cahilleri
görünce, ‘ben onlar gibi değilim’ diye kendini beğenir. İlim
sahibi de, ekseriya, kendini cahilden üstün görür. Âlim,
kibirden kurtulmak için şu iki şeyi bilip, ona göre amel
etmelidir:
Birincisi: Bilmeli ki, âlimin mesuliyeti daha fazladır. Çünkü,
günah olduğunu bilerek isyan eden ile, bilmeyerek o günahı
işleyenin cezası bir olmaz. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki:
(Zebaniler, günahkâr hafızlara, puta tapanlardan daha önce azap
yapar. Çünkü bilerek yapılan günah, bilmeyerek yapılandan daha
kötüdür.)
(Kıyamette bir din adamı cehenneme atılınca, ona, “Niçin bu
azaba düştün” derler. O da, “İnsanlara, günahtır, yapmayın der,
kendim yapardım. Şu ibadeti yapın der, kendim yapmazdım. Bunun
cezasını çekiyorum” der.)
(Kıyamette en çetin azap, ilmi kendine fayda vermeyen din
adamına yapılacaktır.)
(Cehennemde bazılarının yaydıkları kötü kokular, diğerlerine
ateşten daha fazla azap verir. Kim oldukları sorulunca “Din
adamı idik. Bildiklerimizi yapmazdık” derler.)
(Âlimlerin iyisi, insanların en iyisi, âlimlerin kötüsü ise,
insanların en kötüsüdür.)
(Bir zaman gelir, âlimler fitne çıkarır, cami ve hafızlar
çoğalır, ama, [hakiki] âlim bulunmaz.)
İblis de âlim idi. Fakat ilmi ile amel etmedi. Dağda kalan
kimsenin yanında, çeşitli silâhlar bulunsa, bunları kullanmasını
iyi bilse ve çok cesur olsa, kendine hücum eden aslana karşı
kullanmadıkça, bu silâhların faydası olmaz. Bunun gibi, bir
kimse yüz bin dini mesele öğrense, bunları kullanmadıkça
faydalarını görmez. Bir hasta, derdine en faydalı ilâcı bulsa,
kullanmadıkça faydasını görmez.
İlmi, mala ve mevkie alet etmek uygun değildir. İlmin bunu
yasakladığını bildiği hâlde, ilme uymamak büyük vebaldir.
Allahüteâlânın
kıymet verdiği ve her şeyin en şereflisi olan ilmi, mal, mevki
kapmaya ve başa geçmeye vesile
edenlere, bu ilim zararlı olur. Hâlbuki, dünyaya düşkün olmak,
Allahüteâlânın
hiç sevmediği bir şeydir. O hâlde, Allahüteâlânın kıymet verdiği ilmi, Onun
sevmediği yolda harcetmek, çok
çirkindir. Bilip de amel etmeyenler, Cuma suresinde eşeğe,
A’râf suresinde ise köpeğe
benzetilmiştir. Bir âlim, kendini cahilden üstün görmeye
başlarsa, içinde bulunduğu bu büyük tehlikeyi düşünmesi gerekir!
Bunu düşününce, tehlikeyi anlar. Bu âlim, hayatı tehlikede olan
hükümdar gibidir. Hükümdarı yakalayıp öldürecekleri zaman,
“Keşke bir hizmetçi olsaydım da bu tehlike ile karşılaşmasaydım”
der. Nice âlimler var ki, kıyamette, ilmi ile kibirlenmenin
cezasını görünce, keşke cahil olsaydım diyecektir.
İkincisi: Kibrin büyük günah olduğunu, insan, nefsini ne kadar
aşağılarsa, Allahüteâlâ indinde kıymetinin o kadar
yükseleceğini, kendine kıymet verenin, Allah katında kıymetinin
olmayacağını bilmesidir. İlmi olduğu hâlde, kibrin zararını
bilmeyene âlim demek yanlış olur. İnsanın ilmi arttıkça,
Allahtan korkması da artar, günah
işlemeye cesaret edemez.