Önce şansa bağlılık veya rastgelelik diyebileceğimiz tesadüf kavramını kısaca açıklayalım. Herhangi bir olayın veya varlığın hiçbir kasıd, irade, tercih ve ilim kullanmadan rastgele meydana gelmesi tesadüftür. Meselâ, bir topçunun herhangi bir hedef tesbiti ve ayarlama yapmadan başlattığı, rastgele atışlardan birinin, bizce bilinen bir hedefe isabet etmesi tesadüftür. Top arabasının veya sistemin, manevra kabiliyetine göre yapılacak milyonlarca atıştan, sadece bir tanesinin yeri hedeftir. Şansına güvenerek tesadüfen bir kaç düşman tankını tahrip etmek isteyen bir topçuya, mevcut en büyük orduların cephanesi bile yetmez;
Dünyamızın var oluşunda tesadüfün tesiri var mıdır? Dünyanın meydana gelişinde ileri sürülen teorilerden en fazla rağbet gören Kant-Laplace teorisinin bir an için geçerli olduğunu kabul ederek, bunun tesadüfen olma ihtimalini düşünelim. Güneşten kopan gezegenlerin uzayda durabileceği yer ve pozisyon sayısı sonsuz diyebileceğimiz kadar fazladır. Bu sonsuza yakın yerler içinde dünyamızın her günkü yeri, pozisyonu, güneşe olan mesafesi, gerek kendi ve gerekse güneş etrafındaki dönüş düzeni tektir. O halde dünyamızın gece gündüzü, mevsimleri meydana getirecek ve hiçbir gezegene çarpmıyacak şekilde hikmetlerle dolu bu günkü halinin tesadüfen olması ihtimali sonsuzda birdir. O da sıfır demektir. İhtimali sıfır olan hâdiseler imkânsız olduğuna göre, bu hal muhaldir. Halbuki, dünyanın gerek kendi ve gerekse güneş etrafındaki çok hızlı dönüşü, bu dönüşe rağmen üzerindekileri sarsmaması, gece ve gündüzle mevsimleri meydana getirmesi mükemmel bir ilmi ve kudreti en açık şekilde göstermektedir. Çünkü, dünyanın gerek hızında, gerekse yörüngesindeki en cüz'i değişiklik, bütün mevcudatın, bir anda harap olması için yeterlidir. O halde, bu düzen ancak ve ancak tek bir Kadir-i Rahim'in kudret, irade ve emriyle olabilir, tesadüfün eli karışamaz.
Konunun biraz daha açıklığa kavuşması için bir misâl verelim. İçinde alfabenin 29 harfi bulunan bir torba düşünün. Bir torbaya elimizi sokarak çekeceğimiz harflerle NİZAM kelimesini yazmak istiyoruz. Her çekişten sonra çektiğimiz harfi tekrar torbaya koyuyoruz. Böyle bir sistemle NİZAM kelimesinin yazılma ihtimalini hesaplıyalım. Bu çekişlerde alfabenin 29 harfiyle yazılacak 5 harflik manâlı ve mânâsız kelimelerin sayısı; birden yirmidokuza kadar olan sayıların birbirleriyle çarpımının, birden yirmidörde kadar olan sayıların çarpımına bölünmesiyle elde edilir. Bu da ondört milyon ikiyüz elli bin altıyüzdür. Bunlardan sadece bir tanesinde harflerin dizilişi NİZAM kelimesini meydana getirecek şekildedir. Yani NİZAM kelimesinin tesadüfen yazılma ihtimali ondört milyon ikiyüz elli bin altıyüzde birdir. Beş harfli ondört kelimenin bir paragrafta rastgele yazılma ihtimali (1/14 250 600)14 dir.
Yani 10 rakamının önüne yüz sıfır koyarak elde edeceğimiz sayıda 0,7 ihtimaldir. Bu da yaklaşık sıfır demektir. Yani böyle bir şeyin yazılması mümkün değildir. Demek kî, herbiri sadece 5 harften meydana gelen 14 kelimelik bir paragrafın, tesadüfen yazılması ihtimali, imkânsız denecek kadar küçüktür. Böyle basit ve küçük bir paragrafın tesadüfen yazılması imkânsız olursa, büyük kâinat kitabı olan bu mevcudatın san'atlı, manâlı ve düzenli bir şekilde yaratılmasında tesadüfün hissesi bulunabilir mi?
Bu misâli hakikata tatbik ederken, milyonlarca cilt büyüklüğünde kâinat kitabının tesadüfen yazılması hâdisesini bir kenara bırakalım ve kâinatta sadece bir kelime durumunda olan insan vücudunu düşünelim. Kâinatın içinde bir kelime gibi görünen insan vücudunda dolaşım, sindirim, boşaltım gibi sistemlerden herbiri ciltlerce ansiklopedi mesabesindedir. Biz bu sistemden en basit olan iskelet sistemini ele alalım. Yetişkin bir insanda 208 olarak karar bulan kemiklerin tesadüfen, ahsen-i takvimde olan, yani en güzel şekilde yaratılmış bulunan insan vücudunu meydana getirecek şekilde dizilmesi ihtimali nedir biliyor musunuz? Birden 208'e kadar olan sayıların çarpımıyla elde edilecek sayıda bir ihtimaldir. Bu da yaklaşık sıfır demektir. Başka bir ifadeyle, böyle bir yapının tesadüfen ortaya çıkması ilmen mümkün değildir. Halbuki bu düzenli yapı bir insanda değil bütün insanlarda ve hatta hayvan ve bitkilerin hepsinde bulunmaktadır. Bunların hepsi bir yana insanın tek elindeki kemiklerin gördüğümüz bu düzen içinde dizilme ihtimali 1/28! = 3.28 : 1030 dir. Tek elindeki kemiklerin tesadüfen istenen şekilde dizilmesinin ihtimali bu kadar küçük olduğuna göre, dünyaya gelen herhangi bir çocuğun tesadüfen normal olmasının imkânı ve ihtimali yoktur. Halbuki, hergün dünyaya gelen milyonlarca bebeğin her haliyle birbirinden farklı olmakla beraber belirli bir plânda yaratılmış bulunmaları, tesadüfü temelinden reddetmektedir. Demek ki yaratılışta sonsuz bir ilim, kudret ve irade sahibi olan Cenâb-ı Hakk'ın emir ve iradesi ve takdiri şarttır.
Kâinattaki bütün canlılar milyarlarca hücrenin başbaşa vermesinden teşekkül eden milyonlarca dokunun belirli bir düzenle bir araya gelmesiyle vücut bulmaktadırlar. Canlıların en küçük yapı taşı olan tek hücre proteini bile 400 aminoasitten hasıl olmuştur. Bu aminoasitlerden her birisi de dört veya beş temel elementten ve her elementin de belirli sayıda bir araya gelmiş proton ve nötronlardan teşekkül ettiği birlikte düşünülürse, her biri bir sanat harikası olan canlıların rastgele meydana gelebileceklerini söylemek bir hezeyandır. Hücrede mevcut 400 aminoasidi kontrol eden DNA zincirinde takriben 41000 veya 10600 farklı dizi mümkündür. Herhangi bir yerde özel görevi olan bir DNA'nın meydana gelmesi ihtimali 1/10600 dür. Demek ki canlıların en küçük yapı taşı olan hücredeki proteinde görevi olan DNA'nın bile tesadüfen meydana gelmesi imkânsızdır. O halde hücrelerin milyarlarcasını belirli bir düzenle bir arada ihtiva eden bir canlının yaratılışında tesadüfün hiçbir hissesi yoktur.
*****
altuntopnet@gmail.com
BUCA / İZMİR